Bugün insanlığın en büyük sorunu olarak terör örgütleri gösteriliyor.
Tedbirler alınıyor, çalışmalar yapılıyor ve insanlığı, devletleri, hukuku bu örgütlerden korumaya çalışıyoruz.
Örgütlerden kurtulmaya çalıştıkça güçleri, imkanları, sayıları azalmıyor artıyor.
Hatta bu gibi yapılarla mücadele yöntemleri arttıkça insanlar terörize oluyorlar, devletler mücadele ettikleri örgütlere benziyorlar.
Ticaret, siyaset, spor sanat örgütlenmeleri bile artık terörize olmak fikrinden ve olgusundan nasibini almaktadır.
Hatta yeni yaşama biçimi yapay zeka(insanın insanlık yaratması) bile oldukça terörize bir düşüncenin ürünü olacak bu kaçınılmaz. Yerin ve göğün düzeninin saldırıya uğrama riski çok fazla.
Bu izahatı yaptıktan sonra belirtelim ki konumuz aslında “HASED”
Hased kavramının ne olduğunu, nelere sebep olduğunu neleri var neleri yok ettiğini, insan hayatındaki karşılığının nasıl somutlaştığını, topluma etkisinin hatta devlet yapısını etkileyip etkilemediğini anlatmaya çalışacağız.
Hatta “hased”in iyiliği, barışı, adaleti, erdemi nasıl perişan ettiğini bununla birlikte bereketi ortadan kaldırdığını, insan mutluluğunu yerle bir ettiğini izah etmeye çalışacağız.
Bütün bunlar uzun konular elbette; fakat amacamız belki bir örnek kısa bir değerlendirme ile farklı bir bakış açısı ile bakabilmeyi göstermek.
Hased kelimesi “hsd”kökünden gelme Arapça bir kelime ve “kıskançlık” anlamına gelmekte. Kavramın ilk geçtiği yer Mükademetül Edep adlı kitap olduğu rivayet ediliyor.
İsfahani’nin Müfredat isimli eserinde ise hased; bir nimetin onu hak edenin elinden gitmesini dilemek, arzulamak ve hatta bunun için gayret içinde bulunmayı ifade eder diye tarif edilmektedir.
Kıskançlık yanında çekememezlik olarak da ifade edebileceğimiz hased aslında insanın yapısını tedhiş eden bir etkiye sahiptir. Hased bizzat hasetçiyi bozar. İç huzurunu alır karmaşayı, sıkıntıyı getirir.
Diğer yandan hased edilenin hayatında şerre/kötülüğe sebep olur. Onun için ayette “Hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden Allah’a sığınırız.”
Yine müslümanların dinlerinden vazgeçmeleri için Yahudilerin hased içinde oldukları bildirilir. Kur’an:2/109
Evrende insanda tanrısal bir yazılımdır. Ve bu yazılım levhi mahfuz olarak bildirilmiştir.
İlk hasetçi şeytanın tavrını bilirsiniz. Kendisinden yüce bir yazılım olan insana haset etmiş/kıskanmış insanı çekememiştir. Doğrusu bu tavrını sürdürmektedir. Ve insanoğlu hasetçibaşının çokça etkisinde kalmaktadır.
“Hased”kavram olarak kanunlarımızda geçmez. Mahkeme kararlarında esamesi okunmaz. Sosyoloji vb. ilimler hasedi etkilerini tartışmaz konuşmaz. Hatta psikolojinin konusu bile olmaktan uzaktır.
Oysa aramızda öyle bir yaşarki hem insanları, hem toplumu hem de devleti ifsad eder de kimsenin umurunda olmaz.
Arazi kavgaları, tecavüzler, öldürmeler, yağma, iftira envai suç çeşidinin altında temel nedenlerden biri haset/çekememezlik hastalığı yatmaktadır.
Devlet idaresine bakın; ayak kaydırma, kumpas kurma, aşağılama, dedikodu, hile hatta casusluk bile hasedin devlete bulaşmış hallerindendir.Hased yüzünden meydana gelen savaşları hatırlayın.Yıkılan devletleri dağılan toplumları, helak edilen kavimlerin hased nedeniyle düştüğü haller ne kötü ne feci akibetler olmuştur.
Hased öyle ince öyle sinsi bir haldir ki ne zaman nerden geleceği belli olmayan ani bir yıldırım gibidir.
Hased terör örgütlerinden bile tehlikeli bir kötülüktür. Neden böyle diyorum? Çünkü terör örgütlerinin bile ortaya çıkmasında etkili bir nedendir.
Dışarıdan iyi algılayacağımız yapılar(hayır amaçlı oluşumlar, dini içerikli yapılar, çevre ve sanatsal yapılar) bile kendi aralarındaki hasetler yüzünden önce sorunlu yapılara bir bakıyorsun ifsad edici terör yapılarına kadar varabiliyorlar. Ülkemizde bile yaşadığımız hadiseler bunu gösteriyor. Hatta hased bu tür yapıları bile ifşa edecek ve darmadağın edecek bir bünyeye sahiptir.
Aynı parti içinde hatta aynı ailede bile hasedin nasıl bir karmaşa ve kaos getirdiğini sürekli yaşarız.
Nice dostluk ve güvenleri boşa çıkaran sebebin hased olduğu hikayelere romanlara, haberlere konu olmaktadır.
Nice efsaneleri vardır Tanrıların bile birbirine hased ettikleri ve birbirleriyle savaştıklarına dair.
Devlet hayatımızda her gün ihanet lafını neden duyuyoruz. Çünkü hasedle yüklü insanlara makam verirsen ve sonra alırsan hased kendini ihanet olarak gösterir.
Başkasının, çöpünü,eşeğini, ayakkabısını, eşini, konumunu, hatta fakirliğini bile kıskanır insanoğlu. Hiç bir şeyi olmayan bir insanı bile. Yoksulluğu kendine azık etmiş, kanaatkarlıkl timsalleri bile hasetten nasiplerini alırlar. Hased kötülüğün istinasız yayılmasının pisliğidir.
Hasedin yakın arkadaşları vardır. Kibir gibi, gıybet gibi. Onları da zaman zaman açıklayacağız işbirlikteliklerini de.
Ve yine nasıl bunlardan kurtuluruzun inceliklerinden de bahset emrediliyor bize insanlık yazılımında.
Ama şimdilik şöyle diyelim.
Çare vasat insan vasat toplum ve vasat devlet.
Bulunmaz bir gönülde iman ile haset
Haset perişan olur gelince vasat.
Vasat bir hayat dilerim.