– Yeniden-
“ABD/Trump; “anglo-sakson” eksenin temsilcisi olarak kendilerinin dahil olacağı bir kavgayı değil, atasözünün dediği gibi “nehirdeki balıkların” kavgasını organize etmek için çalışmaktadır.”
Bu cümleyi daha önce bu köşede yazdığım “Perde Arkasına Bakış” başlıklı bir yazımın sonuç kısmında kurmuştum. Şimdi bu durum daha da net şekilde belirginleşmeye başlıyor. Koronavirüs’ü bir hastalık olmaktan ziyade bir kriz olarak niteleyerek olaylara bakarsak bunu daha net olarak anlayabiliriz. Şüphe olmayacak şekilde birçok ülke bu salgından büyük oranda etkilendi ve etkilenmeye devam edecek. Hemen hemen tüm ülkeler üzerinde ekonomik ve toplumsal olarak etkiler bırakacak. Ancak asıl etki bırakacağı noktaların siyasal/ekonomik organizasyonlar ve birlikler olduğunu görmemiz gerekiyor. Şimdi geçtiğimiz hafta içerisinde yapılan birkaç açıklamayı hatırlayalım;
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez; “Neslimizin en kötü kriziyle karşı karşıyayız. Avrupa projesinin geleceği tehlikede. Koordinasyonlu ve sağlam bir AB ile bireyselcilik arasında seçim yapıyoruz.”
İtalya’nın eski Başabakanı ve aşırı sağcı Lig Partisi lideri Matteo Salvini; “Avrupa Birliği, ‘Birlik’ olmaktan çok bir ‘çakallar ve yılanlar mağarası’… Önce virüsü yenelim, sonra tekrar düşünelim. Gerekirse teşekkür etmeden veda edelim”
İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio; “Yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) Avrupa’daki merkez üssü haline gelen ülkemiz, Avrupa Birliği’nden (AB) salgının yarattığı ekonomik zorluklara karşı sadakatli bir tutum bekliyor. Ancak henüz önemli bir adım atılmadı.”
Evet; Avrupa yaşanılan bir krizde neler yapabileceği hususunda kendisini test ediyor ve gözüken o ki; bu testin daha henüz belkide başında organizasyonun temelleri net şekilde sarsılmaya başlamış durumda. İtalya, Yunanistan’ın satın aldığı 2000 adet solunum cihazına el koyuyor, Almanya’nın ödemesini yapıp satın aldığı 6 milyon adet maske kayboluyor aynı Almanya Çin’in İtalya’ya gönderdiği maskelere ve diğer tıbbi malzemelere el koyuyor. Anlatılan Avrupa birlik ruhunun siyasilerin söylemlerinden ve genel bir popülizmden ibaret olduğu aleni şekilde ortaya çıkıyor. Aralarında İtalya’nın da bulunduğu 8 ülke, Avro Bölgesi’nde Kovid-19’un ekonomik etkisiyle mücadele etmek için ortak tahvil (Koronatahvil) çıkarılması önerisinde bulunurken, Almanya, Avusturya ve Hollanda gibi ülkeler, virüsün ekonomi alanındaki etkileriyle mücadele için “Koronatahvil” çıkarılması önerisine karşı çıkıyor. Yani Avrupa ülkeleri anlaşmazlık içerisinde boğuluyor…
Koranavirüs süreci sadece insanların sağlığını hedef alan bir süreç değil, sonuçları itibariyle ekonomik ve siyasal düzenini de değiştirecek olan bir süreçtir.
Köşede bize ayrılan yer itibariyle konuyu yazıya başladığım ilk cümlem ile ilişkilendirerek şimdilik şu özetle sonladırayım. Avrupa koronavirüs tarafından tabiri caizse zapt edilmiş, Rusya ve Suudi Arabistan petrol fiyatları üzerinden örtülü bir savaş sürecine sürüklenmiş durumda. Yine çok konuşulmuyor olsada Yemen’de ortak hareket eden Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın Yemen özelinde karşıtlığı artmış, İran ile çekişme noktasında farklılıklar ortaya çıkmış hatta Suudi Arabistan’ın toprak bütünlüğü tartışılır hale gelmiş durumda…
Peki “anglo-sakson” eksen için durum nedir? İngiltere, ABD komutası altında Kızıldeniz’in girişini denetimi altına aldı diyebiliriz. ABD, soğuk savaşın bitiminden bu güne kadar Avrupa’ya yaptığı en büyük yığını yapmış durumda ve yığınak sebebi olan tatbikat ertelenmiş olmasına rağmen koronavirüs bahaneli olarak birliklerini Avrupa’da dondurmuş halde…
Yani küresel düzen ekonomiden süregiden siyasi yapıya kadar önemli bir değişimin eşiğindeyken anglo-saksonlar bu değişimden sonrasını organize etmekle meşguller. Kendileri ve/veya onları da yöneten bir akıl ile birlikte…