Genel bir “dünya hükümeti” kurulacak analizlerinin aksine bir önceki yazıda devam eden sürecin “ulus devlet” yapılarının en azından salgın sonrası dönemde yeniden önem kazanacağına dair düşüncemi ifade etmiştim. Buradaki kritik soru ise şuydu; ulus devlet yapılarına dönüş çalışmaları gelişen teknoloji ile küresel bir köy haline gelen dünya yapısında ne kadar başarılı olabilir ya da aksi yönde bir dünya inşa etmek isteyenlere karşı ne kadar “direnebilir?” demiştik ve yeni ittifakların ortaya çıkması çok üzün sürmez analizini yapmıştık. Şimdi olası ittifaklar neler olabilir birlikte düşünelim.
Örneğin Avrupa Birliği özelinden konuya bakmaya çalışalım. Kriz yönetimi noktasında yeterince hazırlıklı olmadığı anlaşılan Avrupa Birliği’nin sözde birlik ruhunun da bir masaldan ibaret olduğu bu süreçte net olarak ortaya çıktı. Ülkeler kendi menfaatlerini öncelerken bırakın ortak hareket etmeyi birbirlerinin tıbbi ürünlerini tabiri caizse gasp edecek kadar ileri noktada fiiller ortaya koydular. Tüm bu yaşananlardan sonra Avrupa Birliği’nin kurulduğu günden bu yana dillendirilen Amerika Birleşik Devletleri veya Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği gibi bir federasyona dönüşme ihtimali ne kadar uygulanabilir?
Ülkelerin birbirlerine güvenme noktasında zirve yaptığı bir sürecin devamında özellikle mali politikaların tek çatı altına toplanması gereken böyle bir sisteme geçiş neredeyse hayal noktasındadır. Tek istisna Avrupa’ya karşı yapılacak fiili bir saldırıdır ki; şu anda böyle bir gündem şayet gizli ajandalarda yoksa mümkün gözükmüyor. Yani; aşırı sağın büyük yükselişe geçtiği bir dönemde bu yükselişi Kovid-19 salgınının da arttırdığı/arttıracağı düşünülürse geri dönüşün çok zor olduğunu net olarak görmek mümkün hale geliyor.
Daha muhtemel olan ihtimali değerlendirmek gerekirse; Avrupa Birliği içerisinden öncelikle daha sonra farklı ittifaklara dönüşecek yeni birlikler çıkma ihtimalidir. Birlikten ilk kopma ihtimali olan ülkeler İspanya ve İtalya’dır. Zira birlik ruhunu tartışmaya açan ve destek alamadıklarını söyleyen ilk ülkeler olmuşlardır. Bu iki ülkenin muhtemel ayrılığı sonrası Almanya liderliğinde, Fransa, Hollanda, İsviçre gibi ülkelerin içerisinde olacağı daha küçük bir birlik ortaya çıkabilir. Diğer taraftan ise İspanya ve İtalya’nın bir araya gelerek kuracağı bir “Akdeniz Birliği” ortaya çıkabilir ki bu birlikte olası sorun coğrafi konumu nedeniyle belki Fransa olabilir. Bu olası birliğin Avrupa Birliğine nazaran daha fazla potansiyele sahip olabileceğini de söyleyebiliriz. Ulus devletlerin içe dönüş sürecinin akabinde bir Akdeniz Birliği inşa edilmek istenirse, Akdeniz’e komşu ve şu anda nispeten geri kalmış olan ve alt yapı zenginliklerine de sahip olan Fas, Cezayir, Tunus, Libya gibi ülkelerin de birliğe katılım potansiyeli bulunmaktadır. Böyle bir durum dünya dengelerinin yeniden değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya koyar.
Yazdıklarım sadece Kovid-19’un hemen öncesindeki mevcut durum ve Kovid-19 sonrası sürecin olası gidişatı ışığında ortaya konulan öngörülerden ibaret. Her halükarda ikinci dünya savaşı sonrası kurulan dünya düzeninin sorgulanacağı, değişeceği bir dönemin arifesindeyiz diyebiliriz. Bu değişimin ise bir anda olacağını tabiî ki beklememeliyiz.
Bugün Avrupa özelinde yaptığımız analize benzer analizleri önümüzdeki süreçte dünyanın her köşesi için yapacağız. Dünya tam anlamıyla yeni bir başlangıca gebe ve süreci doğru okuyan ülkeler geleceğinde en güçlüleri olacaktır.