Tweet |
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Üroloji Bölümünden Prof. Dr. Rahim Horuz, halk arasında doğru kabul edilen birçok kanı yüzünden erkeklerde prostat kanserinin tedavisinde geç kalındığını açıkladı. Prostat büyümesi ve kanserinin farklı hastalıklar olduğunu belirten üroloji uzmanı Prof. Dr. Rahim Horuz, yaptığı açıklamada şu bilgileri verdi: "Prostat, mesanenin çıkışında kestane büyüklüğünde bir bez. Büyüdüğü zaman içinden geçen idrar yollarını sıkıştırmaya başlayıp işeme şikâyetlerine yol açıyor. Bazen hiç yolu tıkamadan ve büyümeden de kanser odağı barındırabiliyor. Dolayısıyla prostat hastalıkları deyince akla ilk kanser gelmemeli. Toplumda çok sık gördüğümüz prostat büyümesi iyi huylu bir hastalıktır, ölümcül değildir, ancak kişiyi rahatsız eder. Prostat kanserini ise çok geniş bir yelpazede değerlendirmek lazım. Çok masum türü de, yıllar içinde gelişip ölümcül risk oluşturanı da, ya da vakit kaybedilmesi durumunda çaresiz bırakacak aşırı uçları da var."
"GENETİK GEÇİŞTE ANNE TARAFI DA ÖNEMLİ"
Prof. Dr. Rahim Horuz, halk arasında ayakta idrar yapmanın prostata neden olduğu yönündeki inanışa da açıklık getirdi. Prof. Dr. Horuz, "Ayakta idrar yapmanın prostatın kanserine de büyümesine de yol açtığını söyleyemeyiz. Fakat ayakta acele ile idrar yapılması mesanenin tam boşalmasına engel oluyor ise kişinin prostat ile ilgili yakınmalarını artırabilir. Araştırmalar erkekler arasında prostat kanserine yakalanma riskinin tüm ömür boyunca yüzde 15 oranında olduğunu söylüyor. Yani yaklaşık 6-7 erkekten birinin ömür boyu prostat kanserine yakalanma ihtimali var. Bunlar arasında daha ılımlı olanları veya ölümcül olanları bulunabilir; fakat risk her erkek için söz konusudur. Bununla beraber ailesinde kanser olanlarda, yani genetik yatkınlığa sahip olanlarda prostat kanserine yakalanma ihtimali daha yüksektir. Bu kişilerde kanser hem daha erken yaşlarda görülebilir hem de daha saldırgan olma eğilimindedir. Erkekler ‘baba tarafımda prostat kanseri yok, bende de çıkmaz’ dememeli. Çünkü anne tarafının akrabalarından da genetik geçiş görülüyor. Dolayısıyla anne ve baba tarafında kanser öyküsü olanlar 40-45’li yaşlardan itibaren tetkiklerini ihmal etmemeli." dedi.
"BİR DAMLA KANLA BİR SAATTE TEŞHİS"
Prostat kanserinin teşhisinin son derece basit ve güvenli bir şekilde yapıldığını söyleyen Prof. Dr. Rahim Horuz, "Taramada kullanılan iki yöntem var. İlki PSA dediğimiz basit kan testi, ikincisi rektal muayene. İki yöntemi birbirinden ayırmak doğru değil, birlikte düşünmek lazım. Ancak, erkeklerin bir bölümü rektal muayeneden çekiniyor. Bu açıdan PSA özellikle muayeneyi reddeden hastalarda ilk bulguları öğrenmemiz açısından hayati öneme sahip. Rektal muayeneden önce yapılan kan testinin sonucu bir saatte alınıyor." bilgisini verdi.
"GECE UYANMALARINI CİDDİYE ALIN"
Prostat büyümesinin 50 yaş üzeri çoğu erkeğin ortak şikayeti olduğunu bildiren Horuz, açıklamalarına şöyle devam etti: "50 yaşından sonra yaklaşık her üç erkekten biri gece ve gündüz sık idrara çıkma, idrar yaparken zorlanma gibi şikayetleri yaşar. Kimileri bunu yaşa bağlayıp doktora gitmeyi erteler, kimi ise şikâyeti için bize başvurur. Bu şikâyetlerin çoğu iyi huylu prostat büyümesine bağlı olsa da, bu hastaların bir bölümünde prostat kanserini de erken aşamada yakalama imkânı buluruz. Sinsi bir kanser türü olan prostat kanseri, normalde erken dönemlerde hiçbir belirti vermeden gelişir. Belirti verdiğinde ise maalesef ilerlemiş ve civardaki organları sarmış hale gelir. Tüm kanser çeşitlerinde olduğu gibi burada da erken teşhis hayati önem taşıyor. Çünkü hastalığın en etkili ve en yüz güldürücü şekilde tedavi edilebileceği safhası erken dönemdir."
"ERKEN BELİRTİ YOK"
Prof. Dr. Rahim Horuz, prostat kanserinin erken belirti vermediğini, ilk belirtilerin hastalık ilerlediği zaman görüldüğünü belirtti.
Prof. Dr. Horuz, ileri aşamada görülen belirtileri açıklayarak sözlerini şöyle noktaladı: "İdrar kanalları tıkanan hasta idrar yapamıyor, idrarda kanamalar başlıyor, böbrekler tıkandığı için şişerek zarar görüyor ve kemik ağrıları oluyor. Tüm bu şikâyetler genellikle ilerlemiş evrede yaşanırken, hastalığı yakalayıp tedavi edebileceğimiz erken safhada ise özel bir belirti görülmüyor. Bu nedenle PSA taraması çok önemli. Riskli yaşlara ulaşmış erkeklerin hiçbir şikayeti olmasa da kanser taşıyabileceğini ve erken teşhisle tedavi edilebileceğini unutmaması gerekiyor. Aile öyküsünde risk olanlar 40-45, diğerleri ise 50 yaşından itibaren prostat kanseri taramalarını ihmal etmemeli."