Tweet |
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Şehir ve Güvenlik Sempozyumu’nda konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, son yıllardaki hedeflerinin Türkiye’nin şehirlerini genel asayiş bakımından dünyanın en güvenli şehirleri haline getirmek olduğunu belirtti. 21. yüzyılda hem nitelik hem de nicelik anlamında artan tehditlerin şehir güvenliğinde bir anlayış değişikliği meydana getirdiğini belirten Soylu, pek çok batılı ülkenin can ve mal kaybını minimize etmek içtin yeni bir konsept belirlediğini, adına “savunan kent” adı verilen bir yaklaşım belirlediğini söyledi. Bakan Soylu, “Sayın Cumhurbaşkanım ortaya koyduğunuz tespitin sonucu şudur; İstanbul’un güvenliği bugün Tel Abyat’tan, Resulayn’dan başlamaktadır. İstanbul’un güvenliği Suruç’tan, Hatay sınırından başlamaktadır. Bu ortaya çıkan toplu yaklaşım ülkemiz için önemli ve anlamlı bir güvenlik yaklaşımına doğru itmektedir. Tehdidi kaynağında yok etme anlayışı bugünkü konuma ulaşmamızda önemli bir etkendir. Batı teröre karşı savunmayı şehirlerinde kurgularken, en az can kaybına razıyken biz bugün saldırının düşünüldüğü yerleri hedefliyoruz, olayın
oluşmasını engelliyoruz. 2018 yılında 361, 2019 yılında 281 terör olayı oluşmadan güvenlik güçlerimiz engelledi” diye konuştu.
“ŞEHİR GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK İÇİN İŞE PLANLAMADAN BAŞLAMAK GEREKİYOR”
Yerleşim yerleri oluşturulurken önce güvenliğin dikkate alındığını ve yerleşim yerleri büyüdükçe güvenlik problemi oluşturmaya başladıklarını söyleyen Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetimler Politika Kurulu Başkanvekili Şükrü Karatepe ise, akraba ve komşuluk bağı gibi sosyal ilişkilerin zayıflamasının, şehirlerde saklanmaya elverişli mekanların bulunmasının şehirleri zaman zaman güvensiz hale getirdiğini kaydetti. “Dijital teknoloji de şehir güvenliği bakamından sağladığı bazı imkanlara rağmen yine bir tür yeni suç alanı oluşturuyor. Finans sistemine, devletin mahrem bilgilerine, petrol, gaz, enerji sistemlerine karşı siber saldırılar olduğunu görüyoruz” diye konuştu.
Şehirleri güvensiz hale getirenin sadece ceza hukuku bakımından suç kabul edilen tutum ve davranışlar olmadığını söyleyen Karatepe, “Esasen şehirleri güvensiz hale getiren belediyelerin ve yönetimlerin yapması gerekenlerin ihmalinden kaynaklanan durumlardır” şeklinde konuştu. Karatepe şu ifadeleri kullandı:
“Şehirlerin güvenliği tek başına polisiye tedbirlerle sağlanamayacak kadar geniş ve kapsamlı görülmektedir. Artık şehir güvenliğini sağlamak için işe planlamadan başlamak gerekiyor.”
“BİZİM MEDENİYETİMİZ GÜVEN MEDENİYETİDİR”
Kentsel planlama, aydınlatma, peyzaj, güvenli alt yapı, dijital dönüşüm gibi sosyal barış ve sosyal adaleti sağlayan sosyal hizmete ulaşımın en önemli koruyucu ve önleyici tedbir olduğunu söyleyen Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı ve Belediyeler Birliği Başkanı Fatma Şahin de, “Güvenin olduğu yerde sağlık, huzur, mutluluk vardır. Güven yoksa endişe vardır, korku, ölüm, ayrımcılık vardır. Güvensiz ortamın kazanımı yoktur. Güvensiz kalkınma, sanayi olmaz, teknoloji olmaz. Güven olmazsa kültür olmaz, sanat olmaz. Bizim medeniyetimiz güven medeniyetidir. Artık gönülden gönle giden güveni ve merhamet hatlarını güçlendirmemiz gerekiyor” dedi.
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı harekatları sayesinde daha güvenli ve huzurlu olduklarını belirten Fatma Şahin, “Milyonlarca insan bölgeye kültürel turizm için geliyor. Güveni tesis ettiğimiz zaman bunların nasıl yapılabildiğini dünyaya gösteriyoruz” diye konuştu.
(Derya Yetim - İlker Turak - Ömer Çetin - Mustafa Apaydın/İHA)