Tweet |
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Kayseri’de katıldığı bir programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bir otelde düzenlenen programa Bakan Varank’ın yanı sıra, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati, Kayseri Valisi Şehmus Günaydın, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, AK Parti Kayseri Milletvekilleri Taner Yıldız, Mustafa Elitaş, İsmail Tamer, KADEM Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ve davetliler katıldı.
"SIRTIMIZDA YUMURTA KÜFESİ TAŞIYORUZ"
Düzenlenen program, Kur’an-ı Kerim tilaveti, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başladı. Programda bir konuşma yapan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, "Türkiye bölgesindeki zorluklarla her gün neredeyse yeni bir sınamayla baş etmek durumundadır. Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Tarihimizin, inandığımız değerlerin, umut olduğumuz mazlumların yükü omuzlarımızda. Attığımız her adımın, aldığımız her kararın ülkemizde ve bölgemizde doğrudan sonuçlar olduğunun bilinciyle hükümet olarak hareket ediyoruz. Kayserililerinde çok iyi bildiği bir deyimle, sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz. O yüzden sorumluluğumuz gerçekten çok büyük. Yaşadığımız bu bölgede hem ülkemizi büyütmek hem kendi bağımsız politikalarımızı sürdürmek hem de ulusal güvenliğimizi teminat altına almak, inanın adeta ipin üstünde sırıkla yürümeye benziyor. Birçok Avrupa ülkesinin belki de on yıllarca karşılaşmayacağı problem ve krizlerle birkaç saat içerisinde biz ülke olarak karşılaşabiliyoruz. Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, sınırlarımız içerisinde verdiğimiz mücadeleler hepinizin malumudur. Şehitler veriyoruz, Rabbim hepsine rahmet etsin. Yaralılarımıza acil şifalar ihsan eylesin. Ödediğimiz bedeller ve yaşadığımız acılar elbette çok büyük ama verdiğimiz mücadeleyi milletimizin çok iyi gördüğünün de farkındayız. Ülkemizin güvenliğinden ödün vermeden, milletimizin refahını yükseltmek için çalışmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımız gece gündüz demeden bu mücadeleyi bir fiil yürütüyor. Hükümetimizde hedefe kilitlenmiş bir şekilde çalışmalarına devam ediyor" ifadelerini kullandı.
"MEDİKAL ÜRÜNLERDE KARA BORSA OLUŞMASINA ASLA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ"
Varank, korona virüsten dolayı dünyanın zorlu bir süreçten geçtiğini söyledi. Virüsün yayılmasının ardından medikal ürünlerin fiyatlarına yaşanan artışa değinen Bakan Varank, "Dünya zorlu bir süreçten geçiyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin birçoğu yapısal problemler ile karşı karşıya. Şimdi buna birde korona virüs salgını şeklinde yeni sınamalar ekleniyor. İşin insani boyutu bir tarafa, ekonomik etkileri de belirsizlikleri artırıyor. Biliyorsunuz ki Çin çok önemli global bir oyuncu. Küresel tüketimin 5’te 1’ini tek başına gerçekleştiriyor. Tedarik zincirlerine stratejik bir pozisyona sahip. Dolayısıyla Çin’deki bir daralma pek çok ülkeyi ciddi bir biçimde sarsabilir. Tedarik yetersizliğinden kaynaklanabilecek etkileri sürekli bakanlar olarak biz takip ediyoruz. Ham madde ve yarı mamul tedarikinde olası daralmalara karşı da yol haritalarımızı belirlemeye başladık. Bu manada sanayi odaları ve üreticilerle yakın irtibat halindeyiz. Koordinasyonu en üst seviyede tutmaya özen gösteriyoruz. Sanayicilerimizin de global piyasa dinamiklerini yakından takip etmesi gerekiyor. Elbette kamuoyunda da gündeme gelen işin sağlık ekipmanları boyutu da var. Medikal ve koruyucu malzemelerle ilgili olarak da yine biz üreticilerle koordinasyon halindeyiz. Türkiye’de ki ihtiyacın aslında kat kat üstünde bir kurulu kapasitemiz var. Üretimin önemli bir kısmını biz şuanda ihraç edebiliyoruz. Vatandaşlarımızın burada gönülleri müsterih olsun. Biz bu konuda bir karaborsa oluşmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Aynı zamanda bu manada yurtdışından alınan ara mamullerin yerli üretimi içinde çalışmalarımızı hızlandırdık. Üreticiler ile AR-GE merkezlerini bir araya getiriyoruz. Böylece sahada kullanılabilen ve herkesin rahatlıkla erişebileceği daha düşük maliyetli ürünlerin önü de kısa bir süre sonra açılmış olacak. Sağlıktan ticarete, sanayiden turizme, ulaştırmadan milli eğitime dek tüm bakanlıklarımız bu konuda yek vücut olmuş durumdadır" diye konuştu.
Programda konuşan KADEM Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar da, "Benim böyle bir toplantıda kadının yerini konuşuyor olmam, kadınların hepsinin klasik anlamda çalışması gerektiğini düşündüğüm için değil. Asıl olan kadınların adil ve onurlu bir yaşama erişmesidir ve bunun yolu da tek değildir. Her kadın için farklı reçete gerekebilir. Temel prensip kadın ve erkeğin var oluştan hukuken eşit oldukları, erkek ve kadının dengeli ve adil bir konumda olmasıdır. Bu konumlanma kimi ailelerde görevlerin eşit paylaşılmasıyla olabilse de, bizim toplum gerçekliğimizde ve dünyanın da çoğunda aileler görevlerini paylaşır ve her birey daha iyi yaptığı işi üstlenir. Burada sorun şu ki geleneksel olarak kadınların sadece ev ve çocuk işleri, erkeklerinde sadece iş ve ev dışındaki faaliyetlerle ilgilenmesi kadınların kaynaklara ve kar mekanizmalarına erişemedikleri anlamına geliyor. Sözlerimi bitirirken şunu da dikkate almanızı istiyorum, Allah dünyaya iman ediniz derken erkeklere ve kadınlara birlikte hitap etmiştir" şeklinde konuştu.
"21. YÜZYIL, TÜRKİYE’NİN YÜZYILIDIR"
Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati de, "18 yıllık iktidarımızın bize yaşattığı onur ve gururun bize yaşattığı timsalidir şehirlerimiz. Ülkemiz, çok kısa bir süre içerisinde reformlarını tamamlayıp tam her şey yoluna girdi denildiğinde, 2013 Mayıs ayında enflasyonun 6,2, faiz oranlarının yüzde 4,7 olduğu, hoşgörünün en üst seviyeye ulaştığı bir dönemde malumunuz gezi olayları başladı. Gezi olayları başlamadan önceki 2-3 günde de İMF’ye olan borcumuzu da kapatmış bir ülkeydik. Önce gezi olayları, sonra 17-25 Aralık darbe girişimi, Kobani olayları, çukur eylemleri derken 15 Temmuz’la bu ülkenin ilerleyişini durduracak bir çetenin iş birlikçileriyle beraber darbe yapmak istemesi oldu. Devlet ve millet kol kola girerek gereğini yaptı. Sonra bunu atlattık tam işler yoluna girecek yeni bir sisteme girdik derken 10 Ağustos’ta ciddi bir ekonomik operasyon oldu. 6 yılda bir ülkenin başına gelebilecek olayların ancak birisini kaldırabilecek bir ülkeyi düşünün, ve 6 yılda onlarca operasyona maruz kaldık. 10 Ağustos 2018’den itibaren bu operasyon ve onun iş birlikçileri olan sosyal medyadaki bir takım güruh, bu ülkede her şeyin değişeceğini, her şeyin kötüye gideceğini söyledi. Kısa bir süre içerisinde yeni ekonomik programla gerekli adımlar atıldı. Özelikle 2019’un başında atılmış olan adımların seviyesi yavaş yavaş ortaya çıkarken, birileri kötü şeyler söylemeye devam ettiler. Cari fazlası vereceğiz dediğimizde olmaz dediler, enflasyon düşecek dediğimizde hayal kuruyorsunuz dediler, faiz oranları yıl sonunda radikal bir şekilde düşecek dediğimizde inanmadılar ve inandırmamak için de ellerinden gelen her türlü gayreti ortaya koydular. 2019 yılının sonu adeta yeni bir şahlanışın göstergeleriydi. Bizim ülkemizde bir virüs var ama bu virüs Korona Virüsü değil. Bu virüs kendini beğenmeme ve gurur duymama virüsü ve bu virüsün üstesinden gelmek zorundayız. Bu ülke övünülecek bir ülke. Ben ülkemin her yerinden gurur duyuyorum. Rakamlar enflasyonların ve faiz oranlarının her şeyini söyler ama bunlara ruh verecek olan bizleriz. Bu ruhla biz yürümeliyiz çünkü 21. yüzyıl, Türkiye’nin yüzyılıdır. Bu girişi ve koşuşturmayı durduracak hiçbir güç yok” şeklinde konuştu.
(Eren Kan/İHA)