Tweet |
Bakan Akar, aralarında İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın da olduğu gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri ile bir araya geldi. Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Akar, Libya ile tarihi bağların, kültürel birliğin, kardeşlik ilişkisinin olduğunu ifade ederek, orada yaşananlara duyarsız kalınamayacağını belirtti. Bakan Akar, "İlkeli olarak baktığınızda referans olarak aldığımız Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından tanınmış bir hükümetten bahsediyoruz. Sayın Fayiz es-Serrac hükümeti. Bu hükümet tanınıyor. Doğal olarak biz de onun yanında yer alıyoruz. Bu manada orada niye bulunduğumuz sorusu çok havada kalıyor. Tarihi bağlarımız, kültürel bağlarımız, sınırdaş olmaktan dolayı ekonomik faaliyetlerimiz söz konusu. Dolayısıyla bizim buraya seyirci, burayla ilgili hareketsiz kalmamız söz konusu değil" diye konuştu.
Libya ile imzalanan Güvenlik ve Askeri Eğitim İşbirliği Muhtırası’nın güvenlikle, askeri eğitimle, bilgi alışverişi ve danışmanlıkla alakalı olduğunu belirten Akar, "Bu muhtıra çerçevesinde bizim orada sayıları zamanla değişen personelimiz var. Bunlar eğitim veriyorlar, öğretimde bulunuyorlar, karşılıklı tecrübe aktarımı oluyor, danışmanlık yapıyorlar oradaki karar vericilere. Bu tamamen askeri eğitim ve işbirliği, ki bununla alakalı toplam bizim şu ana kadar yaptığımız 77 ülke ile bu tür anlaşmalarımız, mutabakat muhtıralarımız var" dedi.
Birleşmiş Milletler nezdinde meşru olarak tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir davet mektubu gönderildiğini ve 2 Ocak’ta da Meclisten tezkere çıktığını hatırlatan Akar, ”Buna göre biz durumu değerlendiriyoruz. Buna göre alınması gereken tedbirler nedir, bununla ilgili bakanlıklarla, ilgili kurum, kuruluşlarla görüşüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımıza gerekli bilgileri arz ediyoruz, gerekirse ilave direktiflerini alıyoruz ve buna göre bu faaliyetler sürüyor. Bu mutabakat muhtırasının içinde Savunma ve Güvenlik İşbirliği Ofisi’nin kurulması da var. Bu ofis marifetiyle orada Libyalı ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu askerler yan yana gelmek suretiyle oradaki askeri, eğitimle, çalışmayla ilgili ihtiyaçları neyse bu konuda karşılıklı bilgi alışverişi devam ediyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile İstanbul’da yaptığı toplantının ardından bir heyetle Moskova’ya gittiklerini anımsatan Akar, "Metinlerde bir tartışma yok. Orada herhangi bir şekilde Hafter tarafının zaman istediği konusu basına yansıdı. O nedenle de orada bir inkıta oldu. Dün akşam birtakım haberler çıktı. Hafter’e bağlı Meclis Başkanı’nın ’Ateşkes bitti’ şeklinde açıklamaları oldu. Arazide, sahada, operasyonda bunun karşılığı yok. Biz burada ilkeli bir şekilde burada duruşumuzu sürdürüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın dün yaptığı açıklamaların noktasındayız. Sayın Putin’in ve onun ekibinin, bakanlarının çalışmalarının sonuçlanmasını, onların cevabını bekliyoruz. Çünkü bu konuda bize muhatap Ruslardır. Bizim çabamız hem İdlib hem Libya’da siyasi bir çözümle barışın, huzurun gelmesi, akan kanın durması" ifadelerini kullandı.
İdlib’de çok sayıda insanın kışla beraber zor şartlarda hayatını devam ettirmeye çalıştığını söyleyen Akar, "Hudutlarımızda bekleyenlerin sayısı 600 bine dayandı. Onlara gerçekten biz yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bunu da görüşmeler sırasında ayrıntılı bir şekilde anlattık" dedi.
Berlin’de Pazar günü Libya konusunda yapılacak konferansı anımsatan Akar, "Oradan bir sonuç çıkabilecektir. Biz ateşkesten, barıştan, siyasi çözümden yanayız. Libya’da ateşkesin çöktüğünü söyleyemeyiz, o çok erken olur. Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor" dedi.
Anlaşmanın imzalanmaması durumunda olacakları değerlendiren Akar, "Oradaki Libyalı kardeşlerimiz mücadelesini sürdürmeye devam edecektir. Onlar da son derece kararlı. Onlar kendilerini asli unsur, oranın devleti, devletin başı kabul ediyorlar, diğerlerini asi ve isyankar kabul ediyorlar ve onlara karşı da kendi ülkelerinin birliğini, bütünlüğünü, kendi halklarının egemenliğini, bağımsızlığını sağlamak konusunda mücadelede kararlı olduğunu ifade ediyorlar. Biz de onların ihtiyacı neyse o desteği sağlamaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Soçi mutabakatına rejimin uymadığını belirten Akar, "Rejim karadan, havadan özellikle Mayıs ayından itibaren yaptıkları saldırılarla insanları katlettiler ve etmeye devam ediyorlar. Biz biran önce akan kanın durmasından bahsediyoruz. İşin paradoksal tarafı, mülteci durumuna düşen İdlib’deki Suriyeli kardeşlerimiz evlerini ve topraklarını terk etmiş ve ihtiyaçları olmasına rağmen hükümet kontrolündeki bir alana gitmek istemiyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı, bizim de arkadaşlarımıza verdiğimiz emir kesin. Bizim oradan çekilmemiz söz konusu değil. Biz orada gözlem yapmaya, oradaki gelişmeleri rapor etmeye devam ediyoruz. Bizim görevimiz o. Arkadaşlarımızı güçlendirdik. Yeteri kadar araç, gereç, silah, mühimmat ve personeli var. Onlar oradaki bölgeleri ölürsem şehit, kalırsam gazi, vazifelerini yapacaklar. Bundan kimsenin tereddüdü olmasın. Biz oradayız. Orası herhangi bir şekilde pazarlık konusu değil" açıklamasında bulundu.
ABD’nin İranlı General Kasım Süleymani’yi Bağdat Havalimanı’nda düzenlediği hava saldırısında öldürmesinin ardından bölgede tansiyonun yükseldiğine değinen Akar, doğrudan temasları çerçevesinde iki tarafın da akli selim davranmasının gerekli olduğunu gördüklerini belirtti. Muhataplarıyla yaptıkları görüşmelerde sükunet çağrısında bulunduklarını aktaran Akar, "Şu anda vektörün yönünün de biraz daha sükunete, istikrara doğru döndüğü yönünde" dedi.
Iraklı muhataplarıyla görüşmelerin sürdüğünü ifade eden Bakan Akar, "Irak’ta bir istikrar, barış, huzur olması bizim lehimize. Biz kendilerine terörle mücadele konusunda her türlü işbirliğine hazır olduğumuzu, bizim Irak’ın, Suriye’nin tüm komşularımızın toprak bütünlüğüne kesinlikle saygılı olduğumuzu, kimsenin toprağında gözümüz olmadığını, fakat milletimizi, sınırlarımızı takriben 40 yıldan beri Irak’ın kuzeyinde yuvalanmış bir terörist grubun rahatsız ettiğini, dolayısıyla bu konuda kararlı olduğumuzu, en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar bu mücadelemizi sürdüreceğimizi, sınırımızın güneyindeki çeşitli arazi kesimlerindeki mağaralarda bunların yuvalandığını, bu inleri onların kafalarına yıktığımızı ve yıkmaya devam edeceğimizi de açıkça muhataplarımıza söylüyoruz" açıklamasında bulundu.
Akar, hain darbe girişiminin ardından Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarının başarıyla gerçekleştirildiğini, İdlib, Ege ve Doğu Akdeniz’de faaliyetlerle önemli tatbikatların icra edildiğini söyleyerek, "Bunların hepsini bu ordu yapıyor. Bu konudaki mücadelemizde hiçbir şekilde yavaşlama söz konusu değil. Yapmamız gereken neyse yeni bilgi, belge, veri çıktıkça gereken neyse ilk günkü şiddet ve ilk günkü tempoda FETÖ ile mücadelemiz devam etti, devam ediyor. Şu anda elimizdeki rakamlara göre geçici uzaklaştırma durumunda olan şu anda bin 937 kişi var. Bunun dışında 15 Temmuz’dan bugüne kadar toplam işlem yapılan TSK personeli 23 bin 324. General, amiral, subay astsubay ve sivil personel dahil. Bunlardan da adli çalışmalar çerçevesinde 416 kişi geri dönmüş. Türk Silahlı Kuvvetleri olarak idari, hukuki takibi yapmak suretiyle hiçbir hainin bu şanlı üniformayı giymesine biz müsaade etmeyeceğiz" dedi.
S-400 sistemi tedarikine ilişkin soruları yanıtlayan Akar, "Eğitim süreci devam ediyor. Bazıları tamamlandı, bazıları sürüyor. Diğer taraftan kurulum çalışmaları devam ediyor. Tam yetenek dedikleri olay Nisan, Mayıs aylarında gerçekleşecek. İlkeli olmak, ilkeye bağlı olmak meselesi bu. S-400 ile ilgili ne dediysek, Cumhurbaşkanımız ne açıkladıysa bugüne kadar geldiğimiz noktada faaliyetlerimiz planlandığı şekilde devam ediyor, bundan sonra da aynı şekilde devam edecek" yanıtını verdi.
(İHA)