Diyarbakır masaj Aksaray masaj Afyon masaj Amasya masaj Bolu masaj Burdur masaj Elazığ masaj Erzincan masaj Erzurum masaj Düzce masaj Edirne masaj Isparta masaj Giresun masaj Karabük masaj Kastamonu masaj Sinop masaj Kırıkkale masaj Kırklareli masaj Kırşehir masaj Mardin masaj Nevşehir masaj Niğde masaj Ordu masaj Osmaniye masaj Rize masaj Tokat masaj Zonguldak masaj Uşak masaj Yozgat masaj Bingöl masaj
escort bayan İstanbul escort İzmir escort Kahramanmaraş escort Kastamonu escort Kayseri escort Kıbrıs escort Kırklareli escort Kocaeli escort Konya escort Kütahya escort Erbaa escort Erdemli escort Ereğli escort Erenler escort Ergene escort Esenler escort Esenyurt escort Eskil escort Espiye escort Eyüpsultan escort Eyyübiye escort Fatih escort Fatsa escort Fethiye escort Finike escort Gaziemir escort Gaziosmanpaşa escort Gazipaşa escort Gebze escort Gediz escort Gelibolu escort Gemerek escort Gemlik escort Geyve escort Gölcük escort Gönen escort Görükle escort Güllük escort Gümbet escort Gümüşlük escort Güngören escort Gürsu escort Haliliye escort Hendek escort Horasan escort Ilgın escort İlkadım escort İncirliova escort İnegöl escort İskenderun escort İzmit escort İznik escort Kadirli escort Kadıköy escort Kadınhanı escort Kağıthane escort Kahramankazan escort Kangal escort Kapaklı escort Karabağlar escort
www.vipeskortmodel.com Gaziantep escort Denizli escort Adana escort Hatay escort Aydın escort İzmir escort Ankara escort Antalya escort Bursa escort İstanbul escort Kocaeli escort Konya escort Muğla escort Malatya escort Kayseri escort Mersin escort Samsun escort Sinop escort Tekirdağ escort Eskişehir escort Yalova escort Rize escort Amasya escort Balıkesir escort Çanakkale escort Bolu escort Erzincan escort Van escort Yozgat escort Zonguldak escort Afyon escort Adıyaman escort Bilecik escort Aksaray escort Ağrı escort Bitlis escort Siirt escort Çorum escort Burdur escort Diyarbakir escort Edirne escort Düzce escort Erzurum escort Kırklareli escort Giresun escort Kilis escort Kars escort Karabük escort Kırıkkale escort Mardin escort Kırşehir escort Maraş escort Manisa escort Muş escort Kastamonu escort Ordu escort Nevşehir escort Sakarya escort Osmaniye escort Şanliurfa escort Sivas escort Trabzon escort Tokat escort Ardahan escort Bartın escort Karaman escort Batman escort Bayburt escort Bingöl escort Elazığ escort Gümüşhane escort Hakkari escort Isparta escort Uşak escort Igdır escort Şırnak escort
Bodrum escort Kuşadası escort Marmaris escort İzmit escort Mecidiyeköy escort Bornova escort Alanya escort Arnavutköy escort Ataşehir escort Başakşehir escort Esenler escort Esenyurt escort Fatih escort Gaziosmanpaşa escort Kağıthane escort Kartal escort Küçükçekmece escort Maltepe escort Sarıyer escort Pendik escort Sultangazi escort Ümraniye escort Zeytinburnu escort Adapazarı escort Aksu escort Anamur escort Antakya escort Atakum escort Belek escort Beykoz escort Buca escort Çankaya escort Çorlu escort Dalaman escort Edremit escort Erdemli escort Gaziemir escort Gazipaşa escort Gölcük escort Gümbet escort Gümüşlük escort İlkadım escort İnegöl escort İskenderun escort Karşıyaka escort Kaş escort Kavaklıdere escort Keçiören escort Kepez escort Konak escort Konyaaltı escort Köyceğiz escort Menderes escort Menemen escort Menteşe escort Mezitli escort Ödemiş escort Odunpazarı escort Osmangazi escort Pamukkale escort Şahinbey escort Serdivan escort Seyhan escort Side escort Şile escort Silifke escort Silivri escort Tarsus escort Tire escort Torbalı escort Toroslar escort Turgutreis escort Yalıkavak escort Bandırma escort Çerkezköy escort Kahramankazan escort Elbistan escort Milas escort Polatlı escort Çarşamba escort Ceyhan escort Nazilli escort Söke escort İznik escort Susurluk escort Melikgazi escort Yıldırım escort Bafra escort Akçaabat escort Salihli escort Akhisar escort Soma escort Turgutlu escort Yatağan escort Köyceğiz escort Merzifon escort Lüleburgaz escort Sandıklı escort Gelibolu escort Çan escort Dörtyol escort
İstanbul masöz Avrupa masöz Maltepe masöz Mecidiyeköy masöz Kadıköy masöz Etiler masöz Beşiktaş masöz Bakırköy masöz Anadolu Yakası masöz Ataşehir masöz Beylikdüzü masöz İstiklal masöz Beykoz masöz Bayrampaşa masöz Başakşehir masöz Bahçeşehir masöz Bahçelievler masöz Bağcılar masöz Avcılar masöz Ataköy masöz Çekmeköy masöz Çatalca masöz Büyükçekmece masöz Beyoğlu masöz Kurtköy masöz Küçükçekmece masöz Kemerburgaz masöz Halkalı masöz Güngören masöz Gaziosmanpaşa masöz Fatih masöz Eyüpsultan masöz Esenyurt masöz Esenler masöz Şişli masöz Şirinevler masöz Silivri masöz Sarıyer masöz Sancaktepe masöz Pendik masöz Nişantaşı masöz Merter masöz Zeytinburnu masöz Üsküdar masöz Tuzla masöz Taksim masöz Sultangazi masöz Sultanbeyli masöz Sultanahmet masöz Denizli çelik çatı
Bugun...


Osman TURNA

facebook-paylas
FELSEFECİLERİNTUTARSIZLIĞI-32
Tarih: 07-04-2020 12:17:00 Güncelleme: 07-04-2020 12:17:00


İmamGAZALİ

Tehâfüt El-Felâsife (Felsefecilerin Tutarsızlığı)

...

ONÜÇÜNCÜ SORUN

Felsefecilerin Allah ki o, onların sözlerinden uzaktır,  zaman bakımından; “olan”,“olmuş” ve “olacak” diye ayrılan kısımları bilmediği konusundaki sözlerinin geçersizliğine ilişkindir.

Bu konuda felsefeciler birleşmişlerdir. İçlerinden, “İlk”, ancak özvarlığı olan nefsinibilir görüşüne sahip olanların bu görüşleri gizli değildir. O başkasını bilir görüşüne sahip olan ise “ki İbni Sina’nın tercih ettiği görüş budur” O’nun  nesneleri zaman içerisine girmeyen, geçmiş, gelecek ve durum diye ayrılmayan genel bir bilgi ile bildiğini iddia etmişlerdir. Bununla birlikte onun bilgisinden göklerde ve yerde bilinen en küçük parçacık ölçüsü dahil hiçbir şeyin bile uzak kalmadığını, ancak onun parçaları genel bir bilgi türü ile bildiğini öne sürmüşlerdir. Önce onların görüşlerini anlamak, sonrakesinlikle itirazla uğraşmak gerekir.

Biz bunu bir örnekle açıklayalım;Sözgelimi güneş, henüz tutulmamışken daha sonra tutulur, sonra tekrar doğar. Böylece onun,  yani güneşin tutulmasının üç durumu ortaya çıkar. Birinci durumda o, güneş yoktur var olması beklenmektedir, yani olacaktır. İkinci durumda o, vardır. Üçüncü  durumda o, yoktur ancak biraz önce var idi. Bu üç durum karşısında bizim birbirinden farklı üç bilgimiz olacaktır:

Birinci durumda, Güneşin tutulmasının şimdilik yokluğunu ancak sonra tutulacağını bilmekteyiz. İkinci durumda, güneşin tutulması şimdi  vardır. Üçüncü durumda, güneşin tutulması önce var idi,  ama şimdi var değildir.

Bu üç bilgi birbirinden farklı ve ayrıdır. Yer bakımından bilginin birbiri ardı sıra gelmesi, bilen kişinin değişmesini gerektirir. Şöyleki, Güneş doğduktan sonra bilen kişi “şu anda güneş tutulması, daha önce olduğu gibi vardır” diyebilirse bu, bilgi değil bilgisizlik olur. Eğer o, güneş tutulmasının varlığı anında,  daha önce tutulmanın yok olduğunu bilse bilgisiz olur. Bunun birisi diğerinin yerine geçmez.

Felsefeciler Allah’ın bu üç durumda,durumunun değişmediğini iddia ettiler. Çünkü durum değişikliğini kabul etmek  değişmeye gerekçe olur. Durumu değişmeyenin ise bu üç durumu bilmesi düşünülemez. Çünkü bilgi, bilinene bağlıdır. Bilinen değişince bilgi de değişir. Bilgi değişince hiç kuşkusuz ki bilen de değişir. Oysaki Allah konusunda değişiklik olanaksızdır.

Bununlabirlikte İbni Sina şunu iddia etti; Allah güneşin tutulmasını,  tutulma olayının tüm niteliklerini ve belirtilerini bilir. Ancak bu öyle bir bilgidir ki; öncesizlikte ve sonsuzlukta onunla nitelenmiştir ve hiç ayrılık olmaz. Örneğin Allah güneşin var olduğunu, ayın var olduğunu bilir. Bu ikisinin bilgisi onda melekler aracılığıyla ortaya çıkmıştır. Felsefeciler kendi tanımlamalarına göre buna meleklere soyut akıllar adını vermişlerdir. Allah yine güneşin ve ayın devirli hareketlerle hareket ettiklerini bilir. Onların gök cisimleri arasında bir kesişme olduğunu, bu kesişme noktalarının baş ve son olduğunu bilir. Bazı durumlarda bunların iki noktada birleştiğini, bu durumda güneşin açığa çıktığını, yani ayın cisminin güneşe bakanların gözleri arasını engellediğini ve böylece güneşin gözlerden gizlendiğini bilir. Böylece onun bu noktayı bir ölçü geçmesi durumunda“örneğin bu bir yıl olabilir” tekrar güneş tutulur ve bu tutulma güneşin tümünde veya üçte birinde veya yarısında olur ve süresi de bir veya iki saat olur. Böylece tüm tutulma durumlarını ve belirtilerini Allah bilir. Onun bilgisinden hiçbir şey eksik kalmaz. Ancak onun bilgisi güneş tutulmazdan önce, tutulma durumunda ve aydınlandıktan sonra aynı süreç üzeredir, birbirinden ayrılmaz ve bu, onun varlığında herhangi bir değişikliği gerektirmez.

Allah’ıntüm sonradan var olanları bilmesi de böyledir. Sonradan var olanlar nedenlerle meydana gelirler, bu nedenlerin de başka nedenleri vardır. Sonunda bu nedenler zinciri göğün devirli hareketlerine kadar varır.

Devirli hareketlerin nedeni; Göklerin özvarlığıdır. Özvarlık konumundaki nefislerin harekete geçmesinin nedeni de Allah’a ve ona yakın meleklere benzemeyi çok istemesidir.

Tüm her şey Allah’a bilinendir, yani ona bir ve birbirine uygun olarak açıktır. Bunda zamanın hiçbir etkisi yoktur. Buna rağmen güneş tutulması gerçekleşmiştir. Allah güneş tutulmasının var olduğunu şu anda biliyor, ama daha sonra, “şimdi aydınlanmış olduğunu bilmez” denilemez. Bilinmesi için, zamana bağlanması gereken her şeyi bildiği düşünülemez. Çünkü bu değişmeyi gerektirir.

Bu, zamanla bölümlenen şeyler konusunda böyledir. İnsanların ve hayvanların kişilikleri gibi madde ve yerle bölümlenme konusunda da görüşleri aynıdır. Felsefeciler derler ki,  Allah Ahmet, Mehmet ve Halit'in başından geçen özelliklerini bilmez. Yalnızcamutlak anlamda ve genel bir bilgi ile insanı, insanın niteliklerini ve özelliklerini bilir. Onun bedeninin, organlardan bir araya gelmiş olması gerektiğini, bu organlardan bir kısmının basmak, bir kısmının yürümek, bir kısmının kavramak için olduğunu, bir kısmının çift, bir kısmının tek olduğunu,  insan güçlerinin bu bölümleri arasına serpiştirilmiş olması gerektiğini ve daha buna benzer insanoğlunun iç ve dış dünyasıyla ilgili tüm niteliklerini, ona ilişen nitelik ve gerekli şeylerini bilmesi gerektiğini, onun bilgisinden hiçbir şeyin eksik kalmayacağını ve tümünü bileceğini söylerler.

Ahmet’in kişiliğine gelince o, Mehmet kişisinden ancak duyu bakımından ayırt edilebilir, akıl bakımından ayırt edilemez. Ayırımın ölçüsünün de belirli yönlerde belirtileri vardır. Akıl tam olarak genel yönü akleder ve genel yeri düşünür. Bizim “şu” ve “bu” sözlerimiz o duyumların duyuda meydana getirdikleri duyguya göre bir belirtidir. Çünkü duyumlanan şey yakın veya uzakta belirli veya belirsiz bir yöndedir. Bunlar ise Allah konusundaolanaksızdır.

İştefelsefecilerin inandıkları kural budur,  buna dayanarak dinsel hükümleri kökten yıkmışlardır. Çünkü bu inancın arkasında gizli olan şudur. Sözgelimi Ahmet Allah’a uysa veya isyan etmiş olsa, Ahmet’in durumundaki değişimden dolayı Allah onu bilmez. Çünkü Allah, aynı şekilde Ahmet’i bilmez, çünkü Ahmet bir kişidir. Onun fiilleri önce yok iken sonra var olmuştur. Allah kişiyi bilmeyince onun durumlarını ve fiillerini de bilmez. Üstelik Ahmet’in inanmadığını veya Müslüman olduğunu da bilmez. Allah yalnızca insanın kişilere özgü değil genel olarak kesin anlamda inanmadığınıya dainandığını bilir.

Üstelik bu görüş şunu gerektirir,  Hz. Muhammed  Resulluk iddia ederek meydan okuyup ortaya çıkmıştır ancak,  Allah bu durumda Hz. Muhammed’in meydan okuduğunu da bilmez. Bu durum belirli her  Resul için aynen böyledir. Allah ancak, insanlardan bir kısmının  Resul olarak meydan okuduğunu ve onların özelliklerininde şöyle ve böyle olduğunu bilir. Belirli bir  Resulü kişi olarak bilmez ve tanımaz. Çünkü bu, duyularla bilinir.  Resullerden meydana gelen halleri de bilmez. Çünkü bunlar belirli bir kişi için zaman bakımından bölümlenirler. Bu değişik zamandaki durumların kavranması değişmeyi gerektirir.

Önce aktarmak, sonra anlatmak, üçüncü olarak onlara gerekli olan tutarsızlıklarını açıklamak için, onların görüşlerinden belirtmek istediğimiz bölümler bunlardır. Şimdi onların sapkınlıklarını ve gerçek dışı olma yönlerini belirtelim.

Felsefecilerindüşünce sapkınlıkları şudur; “Farklı üç durum vardır. Farklı durumlar bir yerde art arda gelirse kuşkusuz onda değişmeyi gerektirir. Eğer kişi güneş tutulması halinde onun daha önce olduğu gibi olacağını biliyorsa,  o bilen değil bilgisizdir. Olduğunu ve ondan önce de olmamış olduğunu ve olacağını bilmekteydi, onun bilgisi değişik ve durumu da değişiktir dolayısıyla değişmeyi gerektirir. Çünkü değişmenin anlamı yalnızca bilenin farklılığıdır. Çünkü herhangibir şeyi bilmeyip de sonra bilmiş olan kişi değişmiştir. Bir şeyin olduğunu önce bilmeyip de sonra oluş halinde olduğuna ilişkin bilgi ortaya çıkarsa yine durum değişmiştir.” derler.

Bunu şöyle araştırırlar, durumlar üç türdür:

Birinci durum; Yalnızca ilişmedir. Senin sağın ve solunun olması gibi. Bu, kişisel bir niteliğe değil, yalnızca ilişmeye dönüktür. Çünkü sağında olan bir şey soluna geçerse, senin ona ilişikliğin değişmiştir, kendisi ise hiçbir şekilde değişmemiştir. Bu kişiye ekli olarak değişmedir, kişinin değişmesi değildir.

İkinci olarak; Senin önünde hazır olan cisimleri hareket ettirme gücün olduğu takdirde de durum aynıdır. Önündeki cisimleri hareket ettirdiğin zaman cisimler tamamen veya kısmen yok olacaktır, ancak senin yaratılıştan gelen enerjin ve gücün değişmemiştir. Çünkü senin gücün, önce salt anlamda cismi hareket ettiren güçtür. Sonra ikinci olarak cisim olması nedeniyle, belirli bir cismi hareket ettiren güçtür. Budurumda gücün belirli bir cisme ilişmesi kişisel bir özellik değil yalnızca ilişmedir. Onun değişimi ilişmenin de ortadan kalkmasını gerektirir, değiştirmeye gücü yetenin halinin değişmesini değil.

Üçüncüsü de; Kişi bakımından değişmedir. Bu, önceden bilir değilken, sonra bilmek veya önceden gücü yeten değilken sonradan güçlü olmaktır ki işte değişme budur.

Bilinenin değişmesi bilginin de değişmesini gerektirir. Çünkü bilginin kendisinin gerçeğinde; özel bir bilinene ilişmesi de dahildir. Çünkü belirli bir bilginin gerçeği onun bilinen bir bilinene,  olduğu durum üzere ilişmesidir. Başka bir durumda iken ilişmesi ise zorunlu olarak ayrı bir bilgidir ve bunların art arda gelmesi bilenin durumunun değişmesini gerektirir.

Şöyle denmesi  olanaksızdır;

Kişinin tek bir bilgisi vardır. Onunla olacağı bildikten sonra, olanı bilir ve olanı bildikten sonra da olmuşu bilir, dolayısıyla bilgi tektir, bilgi durumları birbirine benzemektedir. Bu yüzden bilgiye ilişme değişmiştir. Çünkü bilgide ilişme, bilginin kendisinin gerçeğidir. Bunun değişmesi bilginin kendisinin değişmesini gerektirir. Bu da değişmeyi gerektirir ki o, Allah için olanaksızdır.

Buna iki yönden itiraz edilebilir;

Birincisi denilebilir ki; Siz şöyle diyene ne karşılık verirsiniz; Örneğin, güneş tutulmasının belirli bir zamanda varlığı konusunda Allah’ıntek bir bilgisi vardır. Bu bilgi ile; tutulmanın varlığından önce onun olacağını bilmiştir. Yine aynen O bilgi ile tutulmanın varlığı anında onun olduğunu bilmiştir. Yine güneşin aydınlanmasından sonra tutulmanın son bulduğunu da bilmiştir. Bu farklılıklar, bilginin kendisinde değişmeyi gerektirmeyen, dolayısıyla bilenin kendisinde de değişmeyi gerektirmeyen, ilişmeye yöneliktir. Bu, yalnızca ilişme boyutunda yer alır. Çünkü tek bir kişi, senin sağında bulunurken sonra dönüp önüne geçebilir, sonra arkana. Böylece ilişmeler senin çevrende dolaşır. Bu durumda değişen sen değil, yer değiştiren o kişidir.

Allah’ın bilgisi konusunda da durumun böyle anlaşılması gerekir. Biz Allah’ın nesneleri öncesizlikte, şu anda ve sonsuzlukta hiç değişmeyerek tek bir bilgiyle bildiğini kabul ederiz.

Felsefecilerin amacı Allah’tan değişimin kabul edilmeyişidir ki bu konuda birleşme vardır. Ancak “şu anda olmuşu ve sonra yok olmayı bilmenin, değişiklik olduğu zorunlu olarak belirgindir.” sözleri kabule yaraşır değildir. Çünkü bunu nereden bilmektedirler? Eğer Allah, bizim için Ahmet’in yarın güneş doğarken gelebileceği konusunda bir bilgi yaratsa ve bu bilgi devam etse, başka bir bilgi yaratmasa ve bu bilgiden de habersiz kılmasa,  biz güneş doğarken bir önceki bilgiye dayanarak Ahmet’in o anda gelebileceğini biliriz. O andan sonra da Ahmet’in biraz önce gelmiş olduğunu biliriz. Tek ve kalıcı olan bu bilgi üç durumu da kapsamak konusunda yeterli sayılır.

Geriye şu sözleri kalıyor; “Belirli bir bilinene ilişme; bilginin gerçeğine dahildir. İlişmeler değişik oldukça, ilişmenin kendisi için özel olduğu nesneler de değişir. Ayrılık ve birbirini izleme ortaya çıkınca değişiklik de ortaya çıkar.

Deriz ki; Eğer bu doğru ise, siz de felsefeci kardeşlerinizin yöntemini benimseyin. Gerçekten onlar derler ki; Allah ancak özvarlığını bilir. Onun kendi kendisini bilmesi, kendisinin aynıdır. Çünkü, o, kesin olarak insanı veya kesin olarak hayvan veya kesin olarak cansız varlıkları bilmiş olsaydı, bunlar kuşkusuz ki farklı olduklarından, onlara yapılan ilişmeler de hiç kuşkusuz değişik olacaktı. Dolayısıyla tek bir bilgi farklı şeyleri bilme konusunda elverişli olmayacaktı. Çünkü bağlanılan şey değişik olduğundan ilişme de değişik olacaktı. Bilinene ilişme, bilgi bakımından kişiseldir. Bu ise çokluk ve farklılığı gerektirir, yalnızca benzerlikle çoğalmayı değil. Bu yüzden bu konuda çokluk ve farklılık gerekir. Yalnızca benzer ve eşit şeylerin bir kısmı diğerinin yerine geçebilir. Oysaki hayvanı bilmek cansız varlıkları bilmenin yerine var olmaz. Beyazı bilmek siyahı bilmenin yerine var olmaz,  çünkü bunlar farklılıktır.

Sonra bu türler, cinsler ve sonsuz olan genel özellikler çok farklıdırlar. Farklı bilgiler tek bir bilginin içerisine nasıl sığar? Sonra bu bilgi, üzerine hiçbir şey eklenmeksizin bilenin kendisidir.

Keşke böyle olsaydı, akıl sahibi, durumları; geçmiş, gelecek ve şu an olmak üzere bölüştürülen tek bir nesnenin bilgisinin birleşmesini olanaksız kabul etmeyi kendine nasıl uygun görür? Oysaki o, tüm farklı cinsler ve türler ile ilgili bilginin birleşmesini olanaksız kabul etmez. Aynı cinsler ve türler arasındaki farklılık ve uzaklaşma zaman bakımından bölümlenen tek bir nesnenin durumları arasındaki farklılıktan daha çoktur. Orada çokluk ve farklılık gerekmezken, burada çokluk ve farklılık nasıl gerekir?

Zaman bakımından ayrılığın cins ve türü bakımından ayrılıktan daha aşağıda bulunduğu kanıt yoluyla belli olduğuna ve zaman bakımından ayrılığın,  çoğalma ve farklılığı gerektirmediği kabul edildiğine göre, bu da aynı şekilde farklılığı gerektirmez.

Farklılık gerekmediğine göre, tek bir bilgiyle öncesizlikte ve sonsuzlukta sürekli olarak tüm her şeyi kapsamak uygun olur ve bu, bilenin kendisinde bir değişikliği gerektirmez.

İkinci itiraz şöyledir;Denebilir ki; sizin kuralınıza göre değişse de parçasal durumları Allah’ın bilmesini kabul etmek için engel nedir? Bu tür değişimin onun için olanaksız olmadığına siz de inanmadınız mı? GerçektenMutezile’den Cehm İbni Safvan, Allah’ın bilgisinin sonradan var olan şeylerle, sonradan var olduğunu bildirmektedir. Gerçekten onların yanında bir başka akım olan Kerramiye, Allah’ın bilgisinin sonradan var olanların yeri olduğunu kabul etmektedir. Müslümantopluluğunun çoğunluğu onlara ancak şu bakımdan karşı çıkmışlardır; Değişen, değişimden uzak olmaz, değişen ve değişimden uzak olmayan da başlangıcı olmayan değil sonradan var olandır.

Size gelince, sizin görüşünüze göre evren başlangıcı olmayandır ve o değişmeden uzak değildir. Değişen bir öncesizlik düşündüğünüze göre sizi, bu inançtan,  değişen parçasal işleri Allah’ın, bileceği esasından alıkoyan bir şey olamaz.

Denilirse ki; Biz bu Allah’ın değişen küçük işleri bileceği konusunu olanaksız kabul ediyoruz. Çünkü onun kendisinde sonradan var olan bilgi ya kendi tarafından ya da başkası tarafından sonradan var kılınacaktır.

Kendisi tarafından sonradan var kılınması gerçek dışıdır. Çünkü biz başlangıcı olmayandan, sonradan var olanın meydana gelemeyeceğini ve etken değilken işi yapan olunamayacağını, bunun değişmeyi gerektireceğini evrenin  meydana gelmesi konusunda açıklamıştık.

Eğer bu, sonradan var olan bilgi,  “İlk”in kendisinde başkası tarafından ortaya çıkmışsa, bu başkası, onda nasıl etkili ve değiştirici olabiliyor ki, başkası tarafından onun durumu bağımlı ve zorunlu olarak değişebiliyor?

Deriz ki; Her iki kısım da sizin kuralınıza göre olanaksız değildir. “Başlangıcı olmayandan, sonradan var olanların ilki olan bir varlığın ortaya çıkması olanaksızdır” sözünüze gelince, biz bunu,  başlangıcı olmayandan sonradan var olanın çıkışı konusunu incelerken geçersiz kılmıştık. Nasıl olabilir ki? Size göre başlangıcı olmayandan, sonradan var olanların ilki olan varlığın ortaya çıkışı olanaksızdır. Olanaksız olmasının koşulu onun ilk olmasıdır. Aksi durumda bu sonraki varlıkların sonsuza kadar sonradan var olan nedenleri yoktur. Devirli hareket aracılığıyla son öncesizlik olan bir nesneye varır ki bu, gökyüzünün özvarlığı ve yaşamıdır. Göğe ait özvarlık başlangıcı olmayandır, devirli hareket ondan sonra var olur. Hareketin bölümlerinden her bir kısım, sonradan var olur ve yok olur, ondan sonrakiler ise kuşkusuz ki yenilenir. Budurumda size göre, sonradan var olanlar, başlangıcı olmayandan ortaya çıkmışlardır. Başlangıcı olmayanın durumları birbirine benzer olursa, ondan var olanların da devamlı olarak çıkışı birbirine benzer. Tıpkı hareketin durumlarının benzemesi gibi çünkü o durumu birbirine benzeyen başlangıcı olmayandan meydana gelmiştir.

Ortaya çıkıyor ki; Onlardan her bir akım başlangıcı olmayandan,  sonradan var olanların meydana gelmesinin uygun olduğunu kabul etmektedir. Ancak bu meydana geliş uyum ve süreklilik içerisinde olunca olabilirdir. Öyleyse sonradan var olan bilgilerde bu olabilir olmalıdır.

İkinci kısma gelince ki; Bu, Allah’ın bilgisinin başkasından ortaya çıkmasıdır. Biz deriz ki; Size göre bu neden olanaksız oluyor? Bu konuda üç durum söz konusudur;

a) Birincisi; Değişmedir ki biz bunun sizin kuralınıza göre gerekliliğini açıklamıştık.

b) İkincisi; Başkasının değişmesi için neden olmasıdır “ki bu size göre”olanaksız değildir. Dolayısıyla herhangi bir şeyin meydana gelmesi, onunla bilginin meydana gelmesine neden olmalıdır. Gerçekten siz şöyle dersiniz: Renk sahibi kişinin, görücü göz bebeğinin düzeyinde belirmesi; kişi örneğinin “göz bebeği ile görülen şey arasındaki saydam tabakanın aracılığıyla” göz bebeğinin katı tabakasında görülmesinin nedenidir.

Herhangi bir katı maddenin; şeklin göz bebeğinde belirmesine neden olması “ki bu, görmenin belirttiği anlamdır” uygun olduğuna göre, sonradan var olanların ortaya çıkışının, “İlk”in onları bilmesinin nedeni olması neden olanaksız olsun? Nasıl görme gücü kavrayış yeteneğine sahip ise ve kişinin görme kavramasının ortaya çıkması için, göz kapaklarının kalkmasıyla, göz bebeğinde renk sahibi kişinin şeklinin oluşması olabilir oluyorsa “size göre” ilk başlangıcın kendisinin de bilgiyi kabule yetenekli olması ve o sonradan var olanın varlığı ile güç durumundan ortaya çıkması olabilir olmalıdır. Eğer bunda öncesizliğin değişkenliği söz konusu ise “sizegöre” değişen öncesizlik olanaksız değildir. Bu durumun varlığı zorunlu olan Allah için olanaksız olduğunu iddia ediyorsanız, sizin varlığı zorunlu olanın kanıtlanması konusunda, yukarıda geçtiği gibi neden ve nedenli zincirlemesini kesmekten başka bir kanıtınızın olmadığı ortadadır. Biz ise bu zincirlemenin kesilmesinin değişen bir öncesizlik ile olabilir olduğunu açıklamıştık.

c) Bu konunun, “Bilgininİlk’de sonradan var olması ve başkası tarafından meydana gelmesini” içerdiği üçüncü konu ise, öncesizliğin başkası ile değişken olmasıdır. Bu, buyruk altına girmeye, başkasının “İlk”in üzerine egemen olmasına benzemektedir. Denilir ki; o, sonradan var olanların aracılarla meydana gelişine neden olduğuna, sonra var olanların meydana gelmesi onda bilgilerin ortaya çıkmasının nedeni olduğunu ve böylece o kendi özvarlığı için bilginin elde edilmesinin nedeni gibi olduğuna ve bu bilgi yalnız aracılarla gerçekleştiğine göre bu, sizin için neden olanaksız oluyor?

Bu “buyruk altına girmeye benzer”  sözünüze gelince, öyle olsun. Çünkü bu sizin kuralınıza uygundur. Çünkü siz Allah’tan meydana gelen her şeyin gereklilik ve doğası gereği meydana geldiğini iddia ettiniz ve bu şeyin ortaya çıkışı konusunda Allah’ın onu yapmamaya gücünün yetmediğini öne sürdünüz ki, bu da bir tür buyruk altına girmeye benzemektedir ve onun kendisinden meydana gelen şeyin meydana gelmesine zorunlu olduğunu göstermektedir.

Denilirse ki; bu, zorunluluk değildir. Çünkü onun yetkinliği tüm nesnelerin kaynağı olmasındandır.

Deriz ki; öyleyse bu da, buyruk altına girme değildir, çünkü onun yetkinliği tüm nesneleri bilmesindendir. Her sonradan var olanla birlikte bizde bir bilgi ortaya çıkarsa, bu bizim için eksik ve buyruk altına girme değil, bir yetkinlik olur. Öyleyse aynı konu Allahkonusunda da geçerli olmalıdır.

...





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
YAZARLAR
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
nöbetçi eczaneler
YUKARI