Haluk Berkmen’in 2009 y?l?nda yay?mlanan “Kuantum Bilgeli?i ve Tasavvuf” adl? kitab?nda modern bilimlerin bak?? aç?s?yla inceledi?i, uzam/yer, zaman ve madde gibi kavramlar?n sa?lam bir konuma oturmad?klar?n?, geçerlili?ini büyük çapta yitirmi? olan birçok önceki varsay?mlara dayand?klar?n? görüyoruz. Günümüzün bilimsel dü?ünce düzeninde zaman yerine an, madde yerine enerji, mekân/uzam yerine gözlem çerçevesi, kuvvet/güç yerine etkile?im kavramlar?n?n önem kazand??? görülmektedir. Tüm bu önemli kavram de?i?ikliklerine ra?men, yeni tan?mlar?n günümüz insanlar? üzerindeki etkisi neredeyse yok denecek kadar azd?r. Bu durumun as?l nedeni, günümüz insan?n?n teknolojiye büyük önem vermesi ve modern bilimlerin kavramlar?ndan uzak durarak gündelik sorunlar içinde maddeye oldukça çok ba?lanm?? olmas?d?r. Maddeye olan bu ba??ml?l?k, asl?nda nesnelerin birer enerji yuma?? olarak görülmesi dü?üncesine engel oldu?u gözlenmektedir.

Gerçekte insanlar herhangi bir konuya önce ilgi duyarlar, sonra o konu hakk?nda istek olu?ur ve sonunda bir yöntem geli?tirerek eyleme geçirdiklerini görüyoruz. Asl?nda bedenimiz bizim kendisine ilgi göstermemizi ister ve genel anlamda “karn?m ac?kt?” ya da “uykum geldi” gibi sözleriyle as?l aktar?lmak istenenin “benim bedenim beslenmek istiyor”, “benim bedenim uyumak istiyor” önermelerinin varl??? söz konusudur. Bu sözlerde “benim bedenim” yerine k?saca “ben” dememizin gerçek nedeni kendimizi bedenlerimizle sanki özde?le?tirmi? olmam?zdan kaynaklanmaktad?r. Asl?nda burada bedeni, kendine özgü istekleri bulunan bir varl?k olarak görmememiz olgusu bulunmaktad?r. Bunun do?al sonucu olarak, ki?i kendi bedeniyle özde?le?ip onun isteklerini kendi istekleri haline getirince de bir etki/tepki otomat? olmaktan öteye geçemiyor.

Bilindi?i üzere, Klasik Newton fizi?inde “Her etkiye kar?? aksi yönde e?it büyüklükte bir tepki olu?ur” yasas? bulunmaktad?r; do?adaki nesnelerin davran??lar?n? anlamam?zda bu yasan?n çok büyük yarar? olmu?tur. Bedenleriyle özde?le?en ki?iler etki/tepki i?leyi?ini ya?amlar?n?n konumunda tutarlar. ?nsanlar ne ölçüde bedenlerine önem verirlerse, bedenleri de o ölçüde isteklerini art?rmak durumunda olur. Sigmund Freud’un tan?m?na göre, insan davran??lar?n?n kökeninde içgüdülerin etkisi oldukça çoktur ve bu içgüdü dedi?imiz dürtüler ise do?rudan bedenimizin istekleridir. Bu boyutta ya?am?n? sürdüren insan?n akl? gerçekte ise bedeninin hizmetindedir. Bir i?e girip çal??mas?, daha iyi beslenmek, giyinmek ve bar?nmak içindir. Evlenip çoluk çocu?a kar??mas? önce bedenin cinsel gereksinimini tatmin etmek, sonra da gelece?ini, yani bedenini güvence alt?na alabilmek için oldu?u gözlemlenmektedir.

Yazar kitab?n birinci bölümünde insan?n biyolojik, psikolojik ve sosyal bir varl?k oldu?undan söz etmektedir. Biyolojik yap?s? olan beden elbette ki ihmal edilemez ve insan tan?m?ndan d??lanamaz. Ancak, insan?n psiko-sosyal yönü olan ruh/tin/bilinç boyutunun da ayn? derecede ihmal edilmemesi gerekti?i bilinmektedir. ??te tam burada Tasavvufçu bilge ki?ilerin bir deyi?ini aktarmakta yarar var san?r?m: “Bu dünyada ol, bu dünyadan olma” derler. “Bu dünya” ile as?l kastedilenin, bedenimiz ve dünyan?n birer maddesel boyutu olan varl?klard?r. “Bu dünyada ol” deyi?iyle bedenimizi ihmal etmememiz, bedenimize ve dünyan?n maddesel yap?s?na gereken sayg?y? ve önemi vermemiz gerekti?ini, “Bu dünyadan olmamak” deyi?iyle ise, bu dünyan?n önem verdi?i maddesel de?erlere, varsay?mlara, genellemelere gere?inden daha çok önem vermemek ve desteklememek gerekti?ini belirtmek istiyorlar asl?nda. Ayr?ca, ak?lsal yerine sezgisel zihni kullanarak dü?ünmek de bu dünyadan olmamak anlam?na uygun dü?er. Yine bu dünyadan olmak ise bize aktar?lm?? olan tüm varsay?mlar? tart??madan, sorgulamadan kabullenmek anlam?n? da geldi?i bilim dünyas?nda bilinmektedir.

Gere?inden oldukça çok önemsedi?imiz varl?klara ya da kavramlara ?öyle bir bakt???m?zda, e?er onlar? akl?n süzgecinden geçirmeden, sorgulamadan ve tart??madan kabul ettiysek, bu kavramlar bizim için asl?nda bir inançtan ya da bir kabulden öteye geçmez bir durumdur. Böylece inanç ya da kabulümüz, önce bir ideolojiye sonra da bir dine dönü?ebilir. Din deyince, elbette yaln?zca tek Tanr? dinlerini kastetmiyoruz. Bugün “materyalizm” dedi?imiz maddesel bak?? aç?s? da bir dine dönü?mü? durumdad?r. Materyalizme yani maddecili?e s?k? s?k?ya sar?lm?? olanlar onu tart??ma konusu yapmay? asla istemezler. ?nançlar?nda ya da kabullerinde her nesne maddedir ve her aç?klama ya da yorum, maddesel bir bak?? aç?s?ndan yap?lmas? gerekmektedir.

Yazar?n bu kitapta as?l aktarmaya çal??t???, yeni ve modern bilimlerin de destekledi?i bak?? aç?s?na göre, varl?k bizim dünyaya bak?? aç?m?zdan soyutlanamaz ve madde denen ?eyin gerisinde gerçekte sonsuz ve bütünsel bir enerji alan? bulunmaktad?r. Bu enerji alan? bir varsay?m de?il, hem kuramlar?n hem de deney ve gözlemlerin destekledi?i bilimsel bir kavramd?r ve dikkat edilerse, “bir nesnedir” demiyoruz. Çünkü enerji alan?n? nesnele?tirmekle onu hem bir madde olarak s?n?rlam??, hem de bilimsel anlamda tan?mlanabilir bir kavrama indirgemi? oluruz.

Evrensel gerçeklikte, her insan bu sonsuz ve bütüncül enerji alan?n?n bir küçük özeti, bir uzant?s?d?r. Her var olan gibi insan da çevresi ile sürekli enerji al??veri?i yapmaktad?r. Beslenmeden tutun da büyümeye, hatta dü?ünmeye kadar her hareketimizde ve edimimizde gerçekte bir enerji al??veri?i vard?r. Fiziksel bedenin çevresinde de göze görünmeyen bir enerji alan? bulundu?u bilimsel bir tespit oldu?unu yads?mayal?m. Bu alan çevredeki di?er enerji alanlar? ile etkile?ir, titre?ime girer ve düzgün itmelerin etkisiyle bir sal?n?m genli?inin art???na ula??r. Bu olay?, ayn? titre?en bir diyapazonun (Titre?tirildi?inde ana seslerden birini veren, U biçiminde, küçük bir çelik araç) di?er bir diyapazonun da titre?tirmesine benzetebiliriz. ?ki diyapazon ayn? rezonans/titre?im frekans?na sahipse birine vurdu?umuzda di?erinden de ses gelir. Diyapazonlar?n aras?nda etkile?imi sa?layan asl?nda havad?r. Enerji bedenlerinin birbirleri ile etkile?imini sa?layan ve rezonansa/titre?ime sokan bedenler aras? enerji ba??d?r. ?kinci beden diyebilece?imiz ve bizim fiziksel bedenimizden daha büyük olan enerji bedenine “astral beden” veya aura (Paranormal veya ruhsal anlamda kullan?lan bir terim olup, canl?lar?n bedenlerinden yay?ld??? varsay?lan ???n?mla olu?an ve gitgide yay?lan etki ku?aklar? ?eklinde kendini gösterdi?i ileri sürülen elektromanyetik alana verilen add?r) gibi adlar verilmi?tir. Bu enerji bedenini görenler olsa da pozitiflik inanc?na ba?l? olanlar için “enerji beden” yaln?zca bir san?, bir hayal ürünü olarak yorumlan?r. Oysa enerji beden yaln?zca di?er enerji bedenleriyle de?il, ayn? zamanda tümel ruh/bilinç/ak?l olan bütünsel enerji alan? ile de etkile?ime girebilir.

Enerji bedeninin özelli?i, yorum yapmadan, ak?lc? indirgeyici akla dan??madan do?rudan di?er enerjileri alg?lamas? ve fark?nda olmas?d?r. Enerji bedeninin etkile?mesi yerellik ilkesi uyar?nca gerçekle?mesi de gerekmez. Yerel olmayan ve zamandan ba??ms?z bir ?ekilde an’da etkile?erek bilgi iletebilir veya bilgi edinebilir. Bu tür yerel olmayan ili?kileri Kuantum Kuram? da kabul etmektedir. Kuantum kuram?n?n “Ba?lang?çta bir bütün olu?turmu? bir yap?y? parçalasan?z dahi parçalar aras?nda etkile?im yerel olmayan bir biçimde devam eder” sav?, yazar taraf?ndan kitab?n “Örgü-Alan” kuram? ba?l??? alt?nda ayr?nt?l? bir biçimde aktar?lmaktad?r.

Bu deyi?in anlam? ?udur. Bütün, parçalar?n toplam?ndan daha çoktur. Bütünü olu?turan parçalar, bütünden ayr?lsalar dahi bütünle etkile?meye devam ederler. Parçalar bütünden tamamen ba??ms?z bir varl?k sürdüremezler. Parçalar aras? ve bütün ile parçalar aras?nda yerel olmayan bir etkile?im vard?r. Çünkü parça dedi?imiz maddesel varl?klar asl?nda yo?unla?m?? enerji olup bütünsel enerji alan?ndan ba?ka bir ?ey de?ildir. Onlar? farkl? yapan bizim yorumumuz ve cüzi/ki?isel irademiz ba?ka bir deyi?le birimsel tercihlerimizdir.

Öyleyse birimsel bir varl?k olarak insan istedi?i takdirde evrensel enerjiyi harekete geçirip yerel olmayan bir ileti?im kurabilir. Buna “?stek Yasas?” diyebiliriz. Bu yetenek her insanda vard?r, ama istek olmad?kça yetenek harekete geçmez. ?nsan kendini be? duyu ile k?s?tlamad??? sürece istek yasas?n? harekete geçirerek birçok aç?klanmas? zor olan i?ler ba?arabilir. Öncelikle “an” içinde bulunmak ve trans/vecd haline geçerek zaman kavram?ndan ya da boyutundan ç?kmak, uzakla?mak gerekir.

Bilindi?i üzere her ?eyin temelinde “istemek” yatar. Dualar, yaz?lar, hayaller, dü?ünceler tümü birer isteme yöntemidir. ?stedi?iniz ya da istemedi?iniz bir ?ey varsa onu bir ?ekilde ya?am?m?za çekmeye ba?lars?n?z. Çünkü bilinçalt?, dü?ündü?ümüz ve söyledi?imiz her ne varsa iyi ya da kötü diye ay?rt etmeden hemen kayda al?r. Di?er yanda istememekte asl?nda istemenin farkl? bir yöntemidir. “?stek Yasas?” ya?am?m?z?n her an?nda vard?r. Çünkü bir ?ekilde akl?n?za o dü?ünce dönüp durmaktad?r, i?te bu nedenden istemedi?iniz ?eyi akl?n?za getirmemek asl?nda onu kapatman?n en iyi yöntem biçimidir.

Evrensel ya da tümel irade, ruh, ak?l, bilinç ya da tümel enerji herhangi bir iste?e ya da gönülden içtenlikle gelen bir dile?e kesinlikle kay?ts?z kalm?yor. Kozmik/evrensel sistemde ya da dinsel anlamda “sünnetullah” olarak adland?rd???m?z Allah’?n yasas?nda var olan “?stek Yasas?”na göre, saf iste?in belirmesi, istenilen nesneyi ya da insan? istek sahibine çeker. Gerçekle?me süresi bazen uzasa da evrensel sistem, bu iste?e mutlaka yan?t verir.

Öyleyse, gerçekten ihtiyac?n ötesinde bir ?ey mi istiyorsunuz? “Ya gerçekle?mezse” diye bir korku duyuyor musunuz? Bunlara, evet diyorsan?z, evrensel sistem gere?i “?stek Yasas?” i?lemez hale geliyor. Paray? insanca ya?ayabilecek kadar, evi bar?nabilmek için isteyebilirsiniz. Evrensel cazibe yasas? gere?i, ihtiyaç duyan ve duyulan birbirine çekilir oldu?unu bilmemiz gerekiyor.

Tüm bu çal??malar pozitif bilim taraf?ndan henüz tam anlamda kabul görmü? de?ildir. Ancak, insan?n kendi yarar?na oldu?u kadar bütünün yarar?na yap?lan bu tür çal??malar istek yasas? sayesinde gerçekle?ebilir. Örne?in ?ifac?l?kta önemli olan, hasta bir ki?inin ?ifa bulmak için gösterdi?i istektir. Bu istek olmadan ne ?ifac? ne de günümüzün ilaç kullanan doktoru ba?ar?l? olabilir. Duyular ötesi alg?lamada, ayn? ?ekilde, istek yasas? sayesinde gerçekle?ir. Medyum sözünün as?l anlam? “ortam” demektir ki bugün s?kça kullan?lan medya sözü de “toplumdan, ortamdan söz eden” anlam?n? ta??r. Medyum olan ki?i kendi iste?i ile enerjileri farkl? olan varl?klar?n kendilerini ifade etmeleri için bir ortam olu?turur ve bu ortam asl?nda onun bedeni ve zihnidir.

Asl?nda zihin sözü ile beyni de?il, beynin bir yetisinden söz ediliyor ki, buna dü?ünmek de diyebiliriz. Ancak dü?ünmeyi, genelde indirgeyici bak??la, “tümevar?m” yöntemini kullanarak sonuca ula?an bir yakla??m ?ekli olarak tan?ml?yoruz. Oysa zihin, bir anda sezgisel olarak arad??? yan?ta ula?abilir ve bu yetinin as?l kayna?? halen tart??ma konusu olmaya devam etse de “tümdengelim” yönteminin uyguland???n? söyleyebiliriz. Büyük say?lar? çarpabilen insanlar?n veya di?er ortalama insanlara göre a??r? yetenekleri bulunan insanlar?n yetileri yaln?zca genlerle ya da beyin i?levleriyle, birtak?m kimyasallarla aç?klanabilir mi? D??tan al?nan baz? uyu?turucu ve benzeri tetikleyici kimyasallar?n etkisi biliniyor, ama bu tetiklemenin etkisiyle beyin ne tür bir tepki veriyor? Beyin nas?l çal???yor ve bellek nerede bulunuyor?

Gerçekte bilmemiz gereken as?l olgu, insan yap?s?n?n evrenin bütünsel enerjisi ile istek yasas? sayesinde etkile?ime girdi?ini kavrayabilmektir. Bu etkile?imi sa?layan beynin çal??ma ?eklini anlamam?za yard?mc? olacak olan “Belle?in Hologram bir Model” oldu?unu ve bu modeli tüm ayr?nt?lar?yla yazar kitab?nda ele almaktad?r, iyi okumalar dileklerimle...