“Allah’?n Tek’lik Boyutu” gerçe?i ve niteli?iyle ilgili olarak ilahlar içerisinde gösterilen, insandaki bu “heva” kavram?na, özellikle “La ilahe illa Allah/?lah yoktur, yaln?zca Allah vard?r” tümcesinde yok say?lan ilahlar ba?lam?nda bakmak san?r?m yerinde olacakt?r. Çünkü bu konu özü bak?m?ndan kendi içinde “la ilahe/ilah yoktur” derken ilah?n niteli?ini, yok oldu?una konu olu?turan ?eyi; di?er yönüyle “?lla Allah/Yaln?zca Allah var” derken de Allah’?n varl???n?n kesinlik kazanaca?? noktan?n neresi olmas? gerekti?ini gösteren bir olgudur. Bu ba?lamda öne ç?kan iki önemli konu, hevan?n “ilah” edinilmesi ile Firavun’un “ilahl?k” varsay?m?d?r. Niteli?i aç?s?ndan Firavun’un ilahl???, hevan?n ilahl???n?n d??sal olarak varl?k bulmu? bir biçimidir. “Heva”, e?itim ve ar?nd?rma sürecinden geçmeden “ilah” olarak kabul edildi?inde, yaln?zca iç dünyada kalmay?p günün birinde do?rudan, ya da dolayl? bir biçimde d??a vurumu söz konusudur. Bu konuya, asl?nda suçlar?n içsel ve d??sal konumlar? olarak bakmak gerekiyor. Gerçekten Enam Suresi 6/120 ayeti i?te tam burada suçun d??a ve içe bakan iki ayr? boyutundan söz etmektedir; “Suçun aç???n? (d??sal?n?) da gizlisini (dü?ünselini) de b?rak?n”.
Bu ayetten her ne kadar suçun aç?k ve gizli olarak i?lenmesi anla??lsa bile, gerçekte ise suçun hem d??sal hem de içsel boyutlar?n?n oldu?unu anl?yoruz. Bu anlamda suçun d?? boyutta gerçekle?mesiyle, zihinsel, kuruntusal ya da dü?ünsel olarak insan?n iç boyutunda yer edinmesi ayn? ?eyler de?ildir. Bunlar?n nitelikleri ayn? olmad??? gibi, suçlardan sak?nma noktas?nda ta??d?klar? zorluk konumlar? da ayn? de?ildir. Bu nedenlerle, suçun d??a yans?yan yönünden kurtulman?n, içselden daha kolay oldu?u söylenebilir. Suçun herhangi bir edime dönü?mesinden bir ?ekilde kendisini uzak tutan bir insan, o suçun zihinsel ve dü?ünselinden her zaman kendisini al?koyamayabilir. As?l olan ise, suçun kendisinden daha çok suç olgusundan zihinsel ve dü?ünsel olarak ar?nabilmektir. “...Özvarl??? olarak nefsini (ruhunu ve bilincini) ar?nd?ran kurtulu?a ermi?tir, ?ems 91/9” ayetinin içerdi?i zorluk olgusu, insan?n içsel olarak kuruntusal, zihinsel ve dü?ünsel anlamda yerle?en kötülüklerden ar?nma zorlu?udur. Gerçekten Kur’an’da hevan?n etkini olarak; nefsin, ruhsal ve bilinçsel olgusuna vurgu yap?lmaktad?r. Yine Bakara Suresi 2/87 ayetindeki; “...Size herhangi bir Resul, ho?unuza gitmeyen bir ?ey getirdikçe...” biçimindeki bildirim, Allah’?n elçileri kendi hevalar?na kar?? durarak, topluluklar?n kabullenmekte zorland?klar? bu bildirimleri duyurduklar?nda, onlar?n büyüklük, benlik ve yalanlama hatta bazen de elçileri öldürme biçiminde tepki gösterdikleri görülür. Suçun eylemsel, zihinsel ve dü?ünsel durumu aras?ndaki farkl?l?ktan hareketle “heva”, insan?n ruhsal ve bilinçsel ya?am?nda ortaya ç?kan en büyük suç dürtülerinden birisidir. Çünkü Allah’?n ba???lamayaca?? tek kötü edim olan ve “Allah’?n Tek’lik” boyutuna kar??tl?k olu?turan ?irktir (Ku?kusuz Allah, kendisine ortak ko?ulmas?n? ba???lamaz... Nisa, 4/116). “Tek’lik” kavram?na kar??tl?k, d??a bakan boyutuyla d??sal ve maddesel putlar? kapsad???, içe bakan içsel boyutuyla da “heva” olarak adland?r?lan, içsel, özvarl?ksal ve bilinçsel putlar? içine ald??? dü?ünüldü?ünde, Allah’a ortak ko?mak anlam?ndaki ?irkin nedeni olarak hevan?n; büyük bir suç niteli?inde olmas? do?al bir sonuçtur.
Bu nedenle Kur’an’da “heva” hiçbir yerde gerçek müslüman olarak müminlere ba?lanmaz. “Heva”, tam anlamda “Allah’?n Tek’lik Boyutuna” kar??tl??a ve inançs?zl??a özgü bir nitelik olarak kullan?l?r. Dolay?s?yla “heva” ile “inanç”, özü bak?m?ndan bir arada bulunamaz. Sonuç olarak, önü al?nmad??? takdirde hevan?n varl?ksal niteli?i, insan? Firavun gibi “?lahl?k ve Rabl?k” varsay?m?na sürükleyen bir gizilgücü ta??mas? bak?m?ndan, insan?n ruhsal ve bilinçsel boyutunu tehdit eden en tehlikeli suç ögesidir.
Kur’an’da sözü edilen Firavuna ve her ça??n kendine özgü “heva” sahibi ça?da? firavunlar?na bak?ld???nda hevan?n, benlik ve büyüklük içerikli bir kavram oldu?u söylenebilir. ??te Saffat Suresi 37/35 ayeti bu durumu; “Çünkü onlar, kendilerine, ?lah yoktur yaln?zca Allah vard?r, denildi?i zaman, inanmay?p büyüklük tasl?yorlard?” diye bize bildiriyor. Çünkü hem Allah’?n buyruklar?na ba?kald?rd??? için merhametinden uzak tutulmu?, kötülük ve zararl? ?eyleri kuruntulayan bir varl?k olarak ?eytan?, hem de Firavunu yoklu?a sürükleyen ba?l?ca nedenin büyüklük ve benlik duygusunun oldu?u görülür. Büyüklük ve benlik özü bak?m?ndan bir güçlülük ve egemenlik varsay?m?n? öngörür. Özvarl?k olarak nefsinin verdi?i “heva” dürtüsüyle insan, sahip oldu?u maddesel ve ruhsal güzelliklerde egemenlik varsay?m?nda bulunur. Oysaki sahibi oldu?u her ?ey, yarat?l?? ve yapabilece?i gücü vermesi yönüyle Allah’a özgü oldu?undan bile bilgisizdir. Ancak ki?i kendisine bunlar? vereni unutmas?yla, var olan güzellikleri ve iyilikleri kendisi yarat?yor gibi davran?r. ??te Zümer Suresi 39/6 ayeti bu durumu; “... ??te Rabbiniz olan Allah budur. Kesin egemenlik yaln?z O’nundur. ?lah yoktur yaln?zca O vard?r. O halde, nas?l oluyor da do?ruluktan döndürülüyorsunuz?” diye bize bildiriyor.
Kur’an’da s?kl?kla vurgusu yap?lan “Rab’l?k” gerçe?i asl?nda insan?n sahip oldu?u sahiplik kuruntusuna kar?? Kur’an’da yer alan en önemli konulardan birisidir. “Rab” sözcü?ünün as?l anlam? “sahip” demektir. Örne?in, Arap dilinde evin sahibi anlam?nda “Rabbü’l Beyt”, mal ve mülk sahibi anlam?nda ise “Rabbü’l Meta” dizili?leri bunu göstermektedir. Ço?u zaman bu sözcük için seçilen e?itici ve yeti?tirici anlam?n?, “Rab” sözcü?ünün bir uzant?s? olarak görmek, ili?kili oldu?u yan anlamlar olarak de?erlendirmek daha uygundur. Çünkü iki sözcü?ün üçlü kökleri kar??la?t?r?ld???nda, “Rab” sözcü?ünün iki kat bir yüklemden, e?itici, yeti?tirici anlam?nda kullan?lan “Mürebbinin” ise eksik bir yüklemden türedi?i aç?kt?r.
Ayr?ca “heva” sözcü?ü kavram? aç?s?ndan, gerçekte bilgi kar??tl??? içeren bir kavramd?r. Bu durumda, hevay? ortadan kald?rman?n en önemli arac? bilgi ve bilgili olmakt?r. Her ne kadar, Japon ara?t?rmac? ve yazar Toshihiko Izutsu bilginin kar??t? olarak Kur’an anlambilimi bak?m?ndan san?y? gösterse de san?, kar??t? olarak bilginin tam kar??s?nda yer alabilir; ancak sözcü?ün bazen tam kar??s?nda yer almay?p, kar??t sözcü?ün yan?nda bulunan kar??t? say?labilecek ba?ka sözcüklerin olmas? da olas?d?r. Bu aç?dan hevay?, bilgiye kar??tl?k içeren sözcükler grubu aras?nda de?erlendirebiliriz. San?, bir tak?m bilgi ve bulgulardan hareketle tam bir kesinlikten uzak, do?ru ya da yanl??a yüklenilmesi olas? bir zihinsel durumun anlat?m? olurken, heva bir konuya ili?kin san? gibi bili?sel bir esasa sahip olmaks?z?n bilinçsel bir görü?ü olu?turmaktad?r. Bu nedenlerle hevay?, bilginin kar??tlar? içinde dü?ünebiliriz. Çünkü Kur’an’da yer yer hevan?n bilgiye ve bilgi edinme çal??malar?na olan uzakl??? ile kar??tl??? an?msat?lmaktad?r. Örne?in, Kur’an’da Bakara Suresi 2/120, 145; Rad Suresi 13/37; Enam Suresi 6/119; Casiye Suresi 45/18 ayetlerinde; “... Sana gelen bilgiden sonra onlar?n hevas?na uyacak olursan” gibi sak?nd?rma niteli?indeki bildirimleriyle hevay?, bilginin kar??s?na yerle?tirmektedir. “?lah” say?lan ?eylerin yaln?zca sözde birer olgu oldu?unu, bu konuda Allah’a ortak ko?an mü?riklerin varsay?ma dayal? bilinçlerinden gelen hevaya uyduklar?n? belirten Necm Suresi 53/23 ayeti, hevan?n varsay?m ile birlikte bilginin kar??t grubunda yer alan iki ana olgu oldu?unu göstermektedir; “Onlar ancak sizin ve atalar?n?z?n (?lah edindi?iniz ?eylere) takt???n?z adland?rmalard?r. Allah, onlar konusunda hiçbir kan?t indirmemi?tir. Onlar (putperestler) yaln?z varsay?ma ve özvarl?klar? olarak nefislerin hevas?na uyuyorlar. Oysaki, kendilerine, Rableri kat?ndan yol gösterici gelmi?tir”.
“Tek’lik bilinci” ba?lam?nda bilgi ve heva üzerine yap?lan derinsel okumalardan her bir kavrama ili?kin biri do?rudan, di?eri dolayl? olmak üzere iki kavram?n ortaya ç?kt???n? görmekteyiz. Muhammed Suresindeki ayette “Tek’lik bilincinin” bilgiye konu edili?inden dolay? bilgisel bir kavram, söyleni? özelli?inden ise dolayl? olarak bireysel bir kavram olarak ortaya ç?karken; hevan?n özvarl?k olarak nefse ili?kin bir olgu olu?undan dolay? özvarl?ksal bir kavram, hevan?n bilginin kar??tlar? aras?nda yer almas?ndan da dolayl? bir bilgisel kavram ortaya ç?kmaktad?r. Dolay?s?yla bireye özgü bilinç, özvarl?k olarak nefisten gelen heva ve bu hevay? ortadan kald?racak olan bilgi, “Allah’?n Tek’lik Boyutu” alg?s?n? belirleyen as?l etmenlerdir. Bu ba?lamda, “Allah’?n Tek’lik Boyutunu” ve yan?nda olu?an inanc?, zihnin nesnesi ve sorunu durumuna getirerek kuramsal ve felsefesel bir bak??la yeniden okumak gerekmektedir.
...