Diyarbakır masaj Aksaray masaj Afyon masaj Amasya masaj Bolu masaj Burdur masaj Elazığ masaj Erzincan masaj Erzurum masaj Düzce masaj Edirne masaj Isparta masaj Giresun masaj Karabük masaj Kastamonu masaj Sinop masaj Kırıkkale masaj Kırklareli masaj Kırşehir masaj Mardin masaj Nevşehir masaj Niğde masaj Ordu masaj Osmaniye masaj Rize masaj Tokat masaj Zonguldak masaj Uşak masaj Yozgat masaj Bingöl masaj
escort bayan İstanbul escort İzmir escort Kahramanmaraş escort Kastamonu escort Kayseri escort Kıbrıs escort Kırklareli escort Kocaeli escort Konya escort Kütahya escort Erbaa escort Erdemli escort Ereğli escort Erenler escort Ergene escort Esenler escort Esenyurt escort Eskil escort Espiye escort Eyüpsultan escort Eyyübiye escort Fatih escort Fatsa escort Fethiye escort Finike escort Gaziemir escort Gaziosmanpaşa escort Gazipaşa escort Gebze escort Gediz escort Gelibolu escort Gemerek escort Gemlik escort Geyve escort Gölcük escort Gönen escort Görükle escort Güllük escort Gümbet escort Gümüşlük escort Güngören escort Gürsu escort Haliliye escort Hendek escort Horasan escort Ilgın escort İlkadım escort İncirliova escort İnegöl escort İskenderun escort İzmit escort İznik escort Kadirli escort Kadıköy escort Kadınhanı escort Kağıthane escort Kahramankazan escort Kangal escort Kapaklı escort Karabağlar escort
www.vipeskortmodel.com Gaziantep escort Denizli escort Adana escort Hatay escort Aydın escort İzmir escort Ankara escort Antalya escort Bursa escort İstanbul escort Kocaeli escort Konya escort Muğla escort Malatya escort Kayseri escort Mersin escort Samsun escort Sinop escort Tekirdağ escort Eskişehir escort Yalova escort Rize escort Amasya escort Balıkesir escort Çanakkale escort Bolu escort Erzincan escort Van escort Yozgat escort Zonguldak escort Afyon escort Adıyaman escort Bilecik escort Aksaray escort Ağrı escort Bitlis escort Siirt escort Çorum escort Burdur escort Diyarbakir escort Edirne escort Düzce escort Erzurum escort Kırklareli escort Giresun escort Kilis escort Kars escort Karabük escort Kırıkkale escort Mardin escort Kırşehir escort Maraş escort Manisa escort Muş escort Kastamonu escort Ordu escort Nevşehir escort Sakarya escort Osmaniye escort Şanliurfa escort Sivas escort Trabzon escort Tokat escort Ardahan escort Bartın escort Karaman escort Batman escort Bayburt escort Bingöl escort Elazığ escort Gümüşhane escort Hakkari escort Isparta escort Uşak escort Igdır escort Şırnak escort
Bodrum escort Kuşadası escort Marmaris escort İzmit escort Mecidiyeköy escort Bornova escort Alanya escort Arnavutköy escort Ataşehir escort Başakşehir escort Esenler escort Esenyurt escort Fatih escort Gaziosmanpaşa escort Kağıthane escort Kartal escort Küçükçekmece escort Maltepe escort Sarıyer escort Pendik escort Sultangazi escort Ümraniye escort Zeytinburnu escort Adapazarı escort Aksu escort Anamur escort Antakya escort Atakum escort Belek escort Beykoz escort Buca escort Çankaya escort Çorlu escort Dalaman escort Edremit escort Erdemli escort Gaziemir escort Gazipaşa escort Gölcük escort Gümbet escort Gümüşlük escort İlkadım escort İnegöl escort İskenderun escort Karşıyaka escort Kaş escort Kavaklıdere escort Keçiören escort Kepez escort Konak escort Konyaaltı escort Köyceğiz escort Menderes escort Menemen escort Menteşe escort Mezitli escort Ödemiş escort Odunpazarı escort Osmangazi escort Pamukkale escort Şahinbey escort Serdivan escort Seyhan escort Side escort Şile escort Silifke escort Silivri escort Tarsus escort Tire escort Torbalı escort Toroslar escort Turgutreis escort Yalıkavak escort Bandırma escort Çerkezköy escort Kahramankazan escort Elbistan escort Milas escort Polatlı escort Çarşamba escort Ceyhan escort Nazilli escort Söke escort İznik escort Susurluk escort Melikgazi escort Yıldırım escort Bafra escort Akçaabat escort Salihli escort Akhisar escort Soma escort Turgutlu escort Yatağan escort Köyceğiz escort Merzifon escort Lüleburgaz escort Sandıklı escort Gelibolu escort Çan escort Dörtyol escort
İstanbul masöz Avrupa masöz Maltepe masöz Mecidiyeköy masöz Kadıköy masöz Etiler masöz Beşiktaş masöz Bakırköy masöz Anadolu Yakası masöz Ataşehir masöz Beylikdüzü masöz İstiklal masöz Beykoz masöz Bayrampaşa masöz Başakşehir masöz Bahçeşehir masöz Bahçelievler masöz Bağcılar masöz Avcılar masöz Ataköy masöz Çekmeköy masöz Çatalca masöz Büyükçekmece masöz Beyoğlu masöz Kurtköy masöz Küçükçekmece masöz Kemerburgaz masöz Halkalı masöz Güngören masöz Gaziosmanpaşa masöz Fatih masöz Eyüpsultan masöz Esenyurt masöz Esenler masöz Şişli masöz Şirinevler masöz Silivri masöz Sarıyer masöz Sancaktepe masöz Pendik masöz Nişantaşı masöz Merter masöz Zeytinburnu masöz Üsküdar masöz Tuzla masöz Taksim masöz Sultangazi masöz Sultanbeyli masöz Sultanahmet masöz Denizli çelik çatı
Bugun...


Osman TURNA

facebook-paylas
FELSEFECİLERİNTUTARSIZLIĞI-38
Tarih: 05-05-2020 17:49:00 Güncelleme: 05-05-2020 17:49:00


İmamGAZALİ

Tehâfüt El-Felâsife (Felsefecilerin Tutarsızlığı)

...

ONSEKİZİNCİ SORUN

Felsefeciler, insan nefsinin ruha ait bir öz olup kendiliğinden var olduğu, bir yer tutmadığı, cisim olmadığı, cisim yaratılışına girmediği, “Allah, evrenin dışında değildir, içinde de değildir, melekler de öyledir dedikleri gibi” bedene bitişik olmadığı ve ondan ayrı olmadığı konusunda akla ait kanıt getirmekten çaresiz bırakılmalarıyla ilgilidir.

Bu konuya girmek onların hayvansal ve insana ait güçler konusundaki görüşlerini açıklamayı gerektirir. Onlara göre hayvansal güç iki kısma ayrılır: İtici güç ve kavrayıcı güç.

Kavrayıcı güç de iki kısımdır; Görünen ve görünmeyen. Görünen beş duyudan oluşur. Bu güçler, cisimlerin doğasına karışmış anlamlardan oluşur.

Görünmeyen güç ise üç türdür;

Birincisi; Beynin önünde ve görücü gücün gerisinde bulunan hayal edici güçtür, görünen nesnelerin şekilleri göz yumulduktan sonra orada kalır. Beş duyu aracılığıyla gelen bilgiler orada toplanarak onun içine yerleşir. Bunun için onlara ortak duygu adı verilir. Eğer bu nokta olmasaydı, beyaz balı görüp de onun tadını tadarak anlayabilen kimse; ikinci defa gördüğü durumda ilk defa olduğu gibi onu tatmadıkça tadını kavrayamazdı. Ancak orada karar veren bir anlam vardır. Şöyleki; bu beyaz tatlıdır kararını verir. Öyleyse onun içerisinde karar verici bir işleyiş bulunmalıdır. Çünkü onun yanında her iki durum birleşmiştir. Yani renk ile tat. Gerçekten birinin varlığı durumunda diğerinin varlığına da karar vermiş olmaktadır.

İkincisi;Varsayım gücüdür. Bu, anlamları kavrar. Öyle sanılıyor ki, şekilleri kavrayan ilk güç de odur. Buradaki şekillerden istenen; varlığı maddeye yani cisme muhtaç olan şeydir. Anlamlardan istenen varlığı cismi gerektirmeyen, ancak cisim halinde olmak kendisi için belirti olan “düşmanlık ve uyuşma gibi” şeydir. Koyun, kurdun rengini, şeklini ve durumunu kavrar. Bu kavrayış ancak cisim halinde olur. Aynı şekilde koyun, kendisine kurdun karşıt olduğunu da kavrar. Oğlak da annenin şeklini ve rengini kavrar, sonra onun kendisine uygun ve denk olduğunu öğrenir. Bunun için kurttan kaçar ve annenin peşinden koşar. Ancak gerek karşıtlık ve gerekse uygunluk renk ve şekil gibi cisimler için zorunlu esaslar değildir. Ancak uygunluk ve karşıtlık, bazen cisimlere de ilişir. Budurumda varsayım gücü, hayal duyusundan farklıdır. Yeri beynin sonundaki karıncıktır.

Üçüncü güce gelince; Bu da, hayvanlarda “hayal gücü” ve insanlarda “düşünme gücü” adını alan güçtür. Bu gücün görevi, duyularla alınan şekilleri birbiriyle birleştirmek ve anlamların şekillere uyumunu sağlamaktır. Bu güç beynin orta karıncığında, şekiller ile anlamların korunduğu yerin arasındadır. Bunun için insan, uçan atı ve başı insan başı ve bedeni at bedeni olan kişiyi ve daha buna benzer bir takım birleşimleri görmemiş olsa da, hayal edebilir. Daha iyi olan, bu gücün kavrama gücü değil ilerde gelecek olan, itici güce katılmasıdır.

Bugüçlerin beynin içindeki yerleri tıp bilgisiyle bilinir. Çünkü bu karıncıklara bir aksaklıkolduğu zaman bu güçler çalışmaz.

Sonrafelsefeciler iddia ettiler ki; Beş duyu aracılığıyla duyumların ve şekillerin yer aldığı bu güç, o şekilleri aldıktan sonra da sürekli korur. Bir şey, bir şeyi korur, ancak o şeyi kabul ettiği güçle değil. Çünkü su kabul eder ancak koruyamaz. Mum, yaş olarak kabul eder, kuru olarak korur. Su ise bunun aksinedir. Bu bakımdan bellek gücü, kabul edici güçten ayrıdır. Bunun için de ona bellek gücü adı verilir. Böylece anlamlar da varsayım gücünde basılır ve güç olarak korunur. Bunu koruyan güce de bellek adı verilir. Böylece görünmeyen kavrayışlar da ona hayal gücünün eklenmesiyle birlikte“görünen kavrayışlar gibi” beşe çıkmış olur.

İtici güç gelince bu da iki kısma ayrılır:

Birincisi,  Harekete sevkedici anlamında itici güç.

İkincisi,  Hareketi doğrudan yapan ve hareketin etkeni anlamında harekete getiren güç.

İtici anlamda harekete getiren güç; yaratılıştan gelen istek gücüdür. Bu güç hayal duyusunda istenen veya kaçınılması gereken şekli canlandırınca ki biz hayal duyusunu belirtmiştik, etken olan hareket ettirici gücü harekete yöneltir.

Bunun iki kısmı vardır;

Birinci kısmına aşırı istekle ilgili güç adı verilir. Bu güç, zevk elde etmek için, yararlı veya zararlı hayal edilen eşyaya yaklaşmayı sağlayan harekete yönelten güçtür.

Diğer kısmına da zararları uzaklaştırma duygusu adı verilir. Bu güç egemenlik elde etmek için, zararlı veya bozguncu hayal edilen eşyayı itmek üzere harekete yönelten güçtür.

Bugüçle istenilerekadı verilen fiil üzerinde tam toparlanma gerçekleşir.

Etken olan anlamında harekete geçirici güce gelince; Bu güç sinirlerde ve kaslarda yaygındır. Görevi kasları kasmak ve gücün yer aldığı noktaya çekmek üzere, organlara bağlı olan bağları ve kas tellerini uzun süre germek, kendisine çekmek veya bırakmaktır. Böylece teller ve bağlar öncekinin aksine bir şekil alır.

Ayrıntıyıbırakarak özetleyecek olursak, hayvansal istekler güçleri bunlardır.

Felsefecilerin yanında konuşma gücü adı verilen insana ait akledici nefse gelince, onlara göre konuşma gücünden istek akladır. Çünkü konuşma görünüş bakımından aklın en özel ürünüdür, bunun için akıl konuşmaya bağlanılmıştır.

Bunun iki gücü vardır; Bilici güç ve iş yapan güç. Her birisine de akıl adı verilir. Ancak bu adlandırma katılım bakımındandır.

İş yapan güç, insan bedenini harekete geçiren ilk güçtür. İnsana özgü rahatlık içerisinde, düzenlenen insancıl becerilerin derecelerine doğru bedeni harekete geçirir.

Bilici güç ise, kuramsal adı verilen bir güçtür ki, bu güç, madde, yer ve yönden uzak düşünülebilen gerçekleri kavrar. Bu genel önermelere; kelamcılar bazen “durumlar” bazen de“yüzler” adını verirlerken, felsefeciler“soyut geneller” adını verirler.

Budurumda iki yana kıyasla ruhun iki gücü vardır. Melekler yönüne göre kuramsal güç. Bununla, meleklerden gerçek bilgileri alır, bu güç üst düzeyden geldiği için devamlı kabul edilmesi gerekir.

İş yapan güç ise, bilici güce göre daha alt düzeydedir. Onun yönü bedenin yönetimi, ahlakın iyileştirilmesi yönüdür. Nefiste bedensel niteliklerde itibarsızlıklar adı verilen bağımlı birimler oluşmaması için bu gücün bedenin diğer güçlerine egemen olması ve diğer güçlerin onun uslandırması ile edeplenmesi ve onun emrine boyun eğmesi gerekir. Bu sayede o, bunlardan etkilenip etkileneni olmaz. Aksine o güçler kendisinden etkilenirler. Nefiste  erdemlikler adı verilen birimlerin oluşabilmesi için bunun egemen olması gerekir.

Onların hayvansal ve insana ait güçler diye açıkladıkları ve uzun uzadıya açıkladıkları düşüncelerinin özeti budur. Bitkisel gücü belirtmekten uzak kaldık çünkü burada onu söylemeye amacımız bakımından gerek yoktur.

Bu konuda belirttikleri şeylerin hiçbirisi dinsel hükümler bakımından reddi gerekli konular değildir. Çünkü bunlar gözlemleme ile bilinen konulardır. Allah yasası bunlara göre yerine getirmektedir.

Ancak biz, onların “nefsin kendiliğinden var olan bir öz olduğunu aklın kanıtlarıyla bilme”savlarınakarşıçıkmak istiyoruz. Bu savlarınakarşıçıkarken, bu savlarınıAllah’ın gücünden uzak sayanların veya dinsel hükümlerin bunun aksini getirdiğini öne sürenlerin karşı çıkması gibi karşıçıkmıyoruz. Aksine biz “öldükten sonra Allah’ın huzurunda toplanma ve tekrar dağılmanın ayrıntısında açıklayacağımız gibi”İslam’a ilişkin hükümlerin bunu doğruladığını biliyoruz. Yalnızcaonlarınsavlarını soyut aklın işaretiyle kabuletmiyor ve dinsel hükümlerin bundan gereksinimsizolduğunu belirtiyoruz. Öyleyse onlardan kanıtları isteyelim. Savlarına göre, bu konuda birçok kanıtları vardır.

I. DELİL

Derler ki; Akla ait bilgiler insan ruhunun içine girer, bu bilgiler ise sayılıdır ve bölünmez teklerdir. Bunun için bilgilerin yerinin de bölünmemesi gerekir. Her cisim ise bölünebilir. Bu da gösteriyor ki akla ait bilgilerin yerinin de bölünmeyen bir şey olması gerekir.

Bunu, mantık şekillerine bağlı kurallar içerisinde istemekolası olabilir. Bunun en yakını olarak şöyle denilebilir: Eğer bilginin yer aldığı yer bölünebilir bir cisim ise, orada yer alan bilgi de bölünebilir. Ancak o yerde yer alan bilgi, bölünemediğine göre bilginin yer aldığı yerde cisim olamaz. Bu mantık bakımından koşullubir kıyastır. İkincilin aksiayrıtutulmuştur ki bu, öncülün aksisonucunu doğurur. Kıyas şeklinin doğruluğuna değerverilmediği gibi, ilk iki öncüllere de değerverilmemiştir. Birinci öncül şu sözümüzdür: “Bölünebilen bir şeyde yer alan her şey, kuşkusuz ki yerinde bölümlenme varsayıldığından, bölünecektir.” Bu birinci öncülüdür ve bunda kuşku duyma olanağı yoktur. İkinci öncül ise şu sözümüzdür; İnsanoğlunda yer alantek bir bilgi bölümlenmez. Çünkü o bölümlenseydi sonsuza kadar bölümlenmesi gerekirdi ki bu, olanaksızdır. Eğer sonlu olarak bölümleniyorsa o zaman bölümlenmeyen birimleri içermesi gerekir. Örneğin, biz bazı nesneleri biliyoruz, ancak bunların bölümü olmadığı için onlardan bir kısmının yok olup bir kısmının kalabileceğini varsayamıyoruz.

Buna itiraz iki yönlendir;

Birinci yönden denilebilir ki; “Bilginin yeri, yer kaplamayan ve bölümlenmeyen tek bir özdür” diyenlere ne karşılık veriyorsunuz? Gerçekten kelamcıların görüşünün bu olduğu bilinmektedir.

Bu durumda geriye, yalnızca uzak görme olasılığı kalır. Şöyleki, tümbilgiler nasıl olur da tek bir öze sığarlar ve onları çevreleyen özlerin tümü, ona komşu olduğu halde nasıl çalışamaz durumda bulunabilir?

Uzak görmede de iyilik yoktur, çünkü yine onların görüşüne göre, nasıl olur da nefis; yer kaplamayan, kendisine işaret edilmeyen, bedenin içinde ve dışında bulunmayan, cisme bitişik veya ondan ayrılmayan bir nesne olabilir?

Ancak biz bu yönü tercih etmiyoruz. Çünkü parçalanmayan parçalar konusunda söz çok uzundur. Onların bu konuda geometrik kanıtları vardır ki bundan söz etmek konuyu uzatır. Örneğin derler ki; iki öz arasında yer alan bir tek özün, iki tarafından bir tarafı diğerinin karşılaştığının aynıyla mı, başkasıyla mı karşılaşır? Eğer aynıyla karşılaşırsa bu, olanaksızdır. Çünkü bundan iki tarafın karşılaşması gereği doğar. Çünkü bu durumda, karşılaşan tarafla karşılışan kısım karşılaşmış olmaktadır. Eğer karşılaştığı taraf diğerinin başkasıysa, bu durumda bölünme ve sayılmayı kabul etmek gerekir ki bu da çözümü kuşkular doludur. Biz bu konuya girmeye gerek duymuyoruz, öyleyse diğer yöne dönelim.

İkinci yönden deriz ki; “Bir cisimde yerleşen her şeyin bölümlenmesi gerekir” diye öne sürdüğünüz savınız, koyunun kurdun düşmanlığını kavraması yönüyle sizin aleyhinizde geçersiz kılınmıştır. Çünkü o, koyunun kurdun düşmanlığını kavrayışıtek bir şeydir ve bölüştürme düşünülemez. Çünkü düşmanlığın bölümleri yoktur ki; bir kısmının kavranışı düşünülüp, bir kısmının yokluğu düşünülebilsin. Düşmanlığın bir güç şeklinde kavranışının gerçekleşmesi, size göre vardır. Çünkü hayvanların ruhu cisimlere yerleşmiştir ve öldükten sonra kalıcı değildir. Bu noktada felsefeciler birleşmişlerdir. Her ne kadar beş duyuyla, duygusal birliktelik ile ve şekilleri ezberleyen güç ile kavranan akıllılarda bölümlenmeyi varsaymaları olabilir ise de, madde şeklinde olmasına gerek olmayan anlamlarda bölümlenmeyi varsaymaları olası değildir.

Denilirse ki; Koyun, maddeden soyut kesin bir düşmanlığı kavramaz, yalnızca somut ve belirli bir kurdun, kendi kişisel ve gövdesine ilişik düşmanlığını kavrar. Akıl gücü ise gerçekleri madde ve kişilerden soyut olarak kavrar.

Deriz ki; Koyun, önce kurdun rengini, şeklini, sonra da düşmanlığını kavramıştır. Eğer renk, görme duyusunda yerleşmişse, şekil de böyledir ve görülen yerin bölümlenmesiyle bölünebiliyorsa koyun düşmanlığı nasıl kavramaktadır? Eğer düşmanlığı cisim olarak kavramışsa, cismin de bölümlenmesi gerekir. Ne var ki cisim bölümlendiği durumda ise kavrayışın durumu ne olur? Kavrayışın kısmı nasıl olacaktır? Bu kavrayış, düşmanlığın bir kısmının kavranışı mıdır? Düşmanlığın bir kısmı nasıl olabilir? Cismin tümünü mü kavramıştır? O zaman düşmanlığın yerinin tüm bölümlerinde kavranıldığının belli olmasıyla, düşmanlığın da bir kaç kez bilinmiş olması gerekir. Budurumda bu onları kanıtlarında kuşkuya düşürücü bir kuşkudur, çözümlenmesi gerekir.

Denilirse ki; Bu çelişki, düşünülebilir olanlardadır, aslında düşünülebilir olanlar ise çelişmez. Siz her ne kadar iki öncülden kuşkulanmazsanız “ki bunlar, bir bilgi bölümlenmez ve bölümlenmeyen belirli bir cisimde varolamaz öncülleridir”  sonuçtan kuşku olanağınız kalmaz.

Yanıt olarak deriz ki; Biz bu kitabı, yalnızcafelsefecilerin sözündeki çelişki ve tutarsızlıkları açıklamak için düzenledik, bu amacımız da oluşmuştur. Çünkü ya konuşan öz konusunda belirttikleri, ya da varsayım gücü konusunda belirttiklerinin ikisinden birisi çelişiktir.

Sonra da diyoruz ki; Bu çelişki açığa çıkardı ki; onlar kıyastaki karışıklık noktasındabilgisiz bulunuyorlar. Öyle sanıyoruz ki bu karışıklık noktası şu sözleridir: Bilgi bedenin doğasına karışmıştır. Bu tıpkı rengin; renklenen şeyin doğasına girmesi gibidir. Renklenen şeyin bölümlenmesiyle renk de bölümlenir. Böylece bilgi yerinin bölümlenmesiyle bilgi de bölümlenir. Sakatlık; “doğasına karışma” sözündedir. Çünkü bilginin, bilgi yerine bağlantısı; rengin renklenen şeye bağlantısı gibi olması olanağı yoktur ki, bu nedenle buna dayanılarak “O renk, renklenen şeyin üzerine yayılmış, onun içerisine karışmış ve çevresine dağılmıştır, dolayısıyla renklenen şeyin bölümlenmesiyle renk de bölümlenir” denebilsin. Belki de bilginin bir yerle bağlantısı başka bir şekildedir. Bu başka şekilde ise, yerin bölümlenmesiyle bilginin de bölümlenmesi uygun olmaz. Aksine bilginin, bilgi yerine bağlantısı; düşmanlık kavrayışının cisme bağlantısı gibidir. Niteliklerin bulundukları yerlerine bağlantı şekilleri, bir beceriye özgü olmadığı gibi ayrıntıları da bizim için güvenilir bir bilgiyle bilinmemektedir. Bunun için içine almaksızın ve bağlantının ayrıntısını bilmeden karar vermek güvenilir bir karar değildir. Örneğin, felsefeciler belirttikleri şeylerin zannı güçlendirip, üstün yapacağıreddedilemez. Yalnızca yanılması ve yanlışı uygun olmayan, kuşku bulaşmayan kesin bir bilgi olması reddedilebilir. Bu ölçü ise kuşkuludur.

II. DELİL

Felsefeciler dediler ki; Bilgi; akla ait, tek bir bilinene kıyasla“ki bu maddeden soyut bir bilinendir” maddenin doğasında var ise bu doğasına karışması, belirtilerin bedensel özlerin doğasına karışması gibiyse; ister cismin doğasına dahil olmasın, isterse onun içerisinde yayılmış bulunmasın, bilginin zorunlu olarak “daha önce de belirtildiği gibi” cismin bölümlenmesiyle bölümlenmesi gerekir.

Eğerdoğasına karışma sözü hoş karşılanmıyorsa, biz bunu başka bir söylemle değiştirelim ve diyelim ki, bilginin onu bilene bağlantısı var mıdır yok mudur? Bağlantısının olmaması olanaksızdır, çünkü bilginin bilene bağlantısının kesilmesi durumunda, bilenin; bilgiyle bilen olması, niçin bilmeyen olmasından daha iyi olmuştur? Eğer bağlantısı var ise şu üç kısımdan birisine girer:

Ya bilginin, bilene bağlantısı; bilinen yerin tümbölümlerini içerecektir.

Ya da bilginin, bilene bağlantısı; bilinen yerin parçalarından bir kısmını içerecek, bir kısmını içermeyecektir. Ya da bilinen yerin parçalarından birisinin bilene bağlantısı olmayacaktır. “Bilinen yerlerin kısımlardan hiç birisinin bilene bağlantısı yoktur” demek yanlıştır. Çünkü, eğer birimlere bağlantısı yoksa,tümlere de bağlantısı yoktur. Tümler birbirine benzememe yoluyla aslında ayrılmıştır.

Bilinen yerin kısımlarından bir kısmına bağlantısı vardır” denmesi de yanlıştır. Çünkü bağlantısı olmayan kısım onun anlamından hiçbir şey taşımaz. Bu ise bizim üzerinde söz etmek istediğimiz konu değildir.

Bilginin, bilenin kendisine bağlanılması, bilindiği varsayılan yerin tüm kısımlarını içerir” sözü de yanlıştır. Çünkü eğer bilgi doğrudan bilginin kendisine bağlanılıyorsa, o durumda parçalardan her birinin bilineni olan şey, bilinenin bir bölümü değildir, doğrudan doğruya bilinenin kendisi olur. Böylece fiilen sonsuz şekilde defalarca akledilmiş olur. Eğer her bölümünün bilgiye ayrı bir bağı varsa ve bu bağ, diğer kısımların bilginin kendisine bağından ayrı ise, bu durumda bilginin kendisi anlam bakımından bölümlenmiş demektir. Biz ise tek bir bilineni, her bakımdan bilmenin anlam yönünden bölümlenmeyeceğini anlatmıştık. Eğer bölümlerden her birinin “diğerinin ona bağlantısından ayrı” bilginin kendisinden bir şeye bağlantısı varsa bu yolla bilginin kendisinin bölümlenmesi  çok açıktır. Bu ise olanaksızdır.

Bu yüzden ortaya çıkıyor ki; Beş duyuda yer eden duyumlar bölümlenmiş parçaların şekillerinden   başka bir şey değildir. Çünkü kavrayış demek; kavranılanın örneğinin, kavrayanın özvarlığında meydana gelmesi demektir. O zaman, duyumlanan şeylerin örneklerinden herbir parça, bedensel aracın bir parçasına bağlamış olur.

Buna yapılan karşı çıkma, önceki şekildedir. Çünkü izlenim doğasına karışma sözünün, bağlantı sözüyle değiştirilmesi; anlattıkları şekilde, koyunun kurda karşı düşmanlığındaki zanna dayalı güçte izlenen şey üzerindeki kuşkuyu yok etmez. Kuşkusuz ki koyunun kurda karşı düşmanlığı, bir kavrayıştır ve onun koyuna bir bağlantısı vardır. Bu ilişki söylediğiniz şeyleri gerekli yapar. Çünkü düşmanlık; ölçü bakımından bir niceliği varsayılan şey değildir ki o, örneği varsayılan bir cisimde izlenilsin, onun parçaları cismin parçalarına bağlanılsın. Kurdun şeklinin belirlenmiş olması, yeterli değildir. Çünkü koyun, kurdun şeklinden ayrı bir şey kavramıştır ki bu, kendisine karşıtlık, aksilik ve düşmanlıktır. Şeklin üzerinde düşmanlık kavranışının ölçüsü yoktur. Onu, belirlenen bir cisimle kavramıştır. Bu şekil de, tıpkı önceki gibi kanıt bakımından kuşkuludur.

Birdiyen kişi “bilgi; cisme parçalanmayan, yer kaplayan bir öz şeklinde ki bu, tek bir özdür ve içine girmiştir diyerek bu kanıtları uzaklaştıramaz mıydınız” derse?

Biz deriz ki; Tek öz konusunda söz, geometrik konularla ilgilidir. Tek öz konusunun çözümü için söz uzar. Ayrıca, bu anlatımın sorunu ve zorluğu uzaklaştırıcı bir yönü yoktur. Çünkü güç ve iradenin de aynı parçanın içerisinde olmasını gerektirir. Çünkü bir insanın fiili vardır ve bu fiil ancak güç ve iradeyle düşünülebilir. Bilgisiz irade düşünülemez. Yazma gücü elde ve parmaklardadır, bilgisi ise elde değildir. Çünkü eli kesmekle bu güç yok olmaz. İrade de elde değildir, çünkü elin topaç olmasından sonra da o yazmak isteyebilir. Ancak iradesizlikten dolayı değil, güçsüzlükten dolayı yazması olanaksızlaşır.

 

III. DELİL

Felsefecilerin“bilgi, eğer cismin bölümlerinde olsaydı; insanın diğer kısımlarını bilen kişi değil, o kısımlarını bilen kişi bilen olurdu. İnsana bilen denilir, çünkü bilen olmak; belirli bir yere bağlantısı olmaksızın tümüyle ona özgü bir niteliktir.” sözleri konusundadır.

Bu da boş, gelip geçici bir istektir. Çünkü insana gören, duyan ve tat alan da denilir. Böylece hayvan da bununla nitelendirilir. Ancak bu, duyumlananların kavrayışının cisimde olmadığınıgöstermez. Aksine bu, bir tür aşırı gitmektir. Gerçekten bir kişi Bağdat’ın tümünde değil bir bölgesinde de olsa “şu kişi Bağdat’tadır” denilerek tüme bağlanır.

IV. DELİL

Eğer bilgi, sözgelimi kalbin veya beynin bir bölümüne dahil olmuşsa, bilgisizlik onun karşıtıdır. Dolayısıyla onun varlığının kalbin veya beynin başka bölümünde var olması uygundur. Böylece insantek birdurumda hem bir şeyin bileni, hem de bilmeyeni olabilir. Bu görüş olanaksız olduğuna göre, bilgisizliğin yerinin, bilginin yerinin aynı olduğu ortaya çıkar. Bu yer tek bir yer olduğu için onda iki zıttın birleşmesi olanaksızdır. Çünkü eğer yerler bölümlenmiş olsaydı, onun bir kısmında bilgisizliğin bir kısmında da bilginin var olması uygun olmazdı. Çünkü bir yerde olan bir şeyin zıttının başka bir yerde olması çelişik değildir. Nasıl ki tek bir atta beyazlık ve siyahlık, tek bir gözde siyahlıkla beyazlık birleşebilirse de ayrı ayrı yerlerde olur. Aralarında ancak varlık ve yokluk bakımından bir karşıtlık vardır. Kuşkusuz ki biz bir kişi için; bazı bölümleriyle, göz ve kulak gibi kavrayabiliyor, ancak bedeninin diğer kısımları ile kavrayamıyor diyebiliriz ve bunda bir çelişki olmaz.

Sizin, “bilgililik, bilgisizliğin aksidir” sözünüz bunun dışında kalmaz. Karartüm bedene aittir. Çünkü kararın, neden yerinin dışında olması olanaksızdır. Bilen, bilginin kendisinde var olduğu yerdir. Her ne kadar isim tüm için söyleniyorsa da bu benzetimdir, tıpkı “O Bağdat’tadır” dendiği zaman kişinin Bağdat’ın herhangi biryerinde olduğu gibi. Böylece zorunlu olarak biz görme kararının kişinin el ve ayağında belli olmadığını, aksine göze özgü olduğunu bildiğimiz halde “o görüyor” deriz. Kararların çelişkisi, nedenlerin çelişkisi gibidir. Çünkü kararlar, nedenlerin yerini kendine özgü yapar.

Bu açıklamalardan “insanda bilgi ve bilgisizliği kabul etmek için hazırlanmış olan yer, tek bir yerdir” diyenin sözü çıkarılamaz. Çünkü bu ikisi birbiriyle çelişiktir. Size göre, canlı olan herbir cisim bilgi ve bilgisizliğe yeteneklidir. Siz bilgi için yaşamdan başka hiçbir koşul öne sürmediniz. Bilgiyi kabulde, size göre bedenin diğer bölümleri aynı süreç içerisindedir.

Buna şöyle itiraz edilebilir; Bu konu istek, arzu ve irade konusunda sizin aleyhinize döner. Çünkü bu durumlar insanlar ve hayvanlar için bellidir. Bunlar bedende izlenen anlamlardır. Sonra insanın aşırı istek duyduğu şeyden nefret etmesi olanaksızdır. O durumda bir yerde aşırı isteğin, diğer yerde nefretin bulunmasıyla,tek bir şeye karşı nefret ve eğilim birleşir. Bu da gösteriyor ki o duygular cisimlerde yer etmezler. Çünkü bu güçler her ne kadar pek çok ve farklı araçlara dağılmış ise de onları bağlayantek bir bağ vardır, bu da nefistir. Bu bağ hem hayvanlar için, hem de insanlar için geçerlidir. Bağ bir olunca çelişik bağlar onun için olanaksız olur. Bu ise nefsin, hayvanlarda olduğu gibi, cisme iz bırakmadığını göstermez.

...





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
YAZARLAR
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
nöbetçi eczaneler
YUKARI