Bilginin (içselle?tirilmi?) dolay?m? ile varl??? anlay?p anlamland?rmaya dair mütereddit kal?nan durumlarda uzam ve mekan ba?lam?nda geride kalan ile uzakta bizi bekleyen aras?ndaki sarkaç hükmünde olan “kader”, kaderi muallak m?, kaderi mübrem mi bilinmez ama yay?ndan f?rlamaya haz?r bir ok gibi bizim anlam dünyam?z? alt üst etmeye muktedir keskin bir ni?anc?d?r. Bat? bak???, “insan?n en büyük kaderi kaderini ret etmektir”diyerek evrene meydan okurken kendini mevcudat?n aktörü olarak görür. Kader ve bilgi (burada hikmet anlam?nda kullan?lmaktad?r) insan? tereddüt dara?ac?nda salland?ran iki imtihan vesilesidir yarat?c?ya olan uzakl?k ve yak?nl?k; bu mesafenin ruhsal ve zihinsel izdü?ümü bizi biz yapan ontolojik varl???m?z? epistemikseptizizme mahkum eder. Bu mahkûmiyetin zincirleri ise k?r?lmaz. Bu ikilem ya?am?n diyalektik öngörülerini, ona ili?kin tahlil ve tespitlerimizi ço?u zaman es geçmemizi sa?lar. ?nsan neyi dü?ünüyorsa o de?ildir. Aksine belki de muhayyilesinin ve alg?lar?n?n ötesinde epistemolojik bir soru i?areti gibi uzamda, mekanda yer kaplar; kaplad??? bu yer öylesine bir gerilim olu?turur ki mana dünyam?z? olu?turan zihinsel in?am?zda kayg?lar?m?z?n korkular?m?z?n temel sebebi haline gelir. ?ah damar? kadar yak?n olana Kehke?anlar kadar uzak olmaya sebep olur; i?te insanl???n olgular dünyas?nda ve varl?k aleminde bir süje olarak güne? alt?nda buz gibi eriyi? hikâyesidir, bu. “Sonsuz olanla, içerilmez olanla, Ayr? olanla bir ili?ki olarak zaman?n süresi. Bu, Ayr? olanla bir kay?ts?zl?k ili?kisi de?ildir, öteki ayn?yla tamamen girmese de ayn?daki öteki olarak süreksizlik haline sürer. Beklenmedik olana, ebedi olan?n bir sayg?s?. Zaman?n ayn? zamanda Ayn? ?çindeki Öteki ve Ayn? ile beraber olamayan, e?zamanl? olamayan Öteki’dir. Zaman demek ki Ayn?’n?n Öteki taraf?ndan endi?eye u?rat?lmas?, Ayn?’n?n hiçbir zaman Öteki’yi içerememesi/anlayamamas?d?r.” Zaman ve mekân ba?lam?nda dü?ünce üretmek zorunda kalmam?z bizim d???m?zdaki özne ve nesneleri k?s?tl? bir biçimde anlamam?za sebep oluyor. Demek istedi?im insan bütün il ve ilçeleri ile önce insana daha sonra tüm mahlûkata do?rudan ba?l?d?r. Bunu özel k?lan ?ey insan?n âlemin merkezi olmas?d?r. As?l gaflet âlemin s?klet merkezinde oturdu?unu bilmeden gece kelebe?i gibi gördü?ü en yak?n ???kla yok olmay? istemek, yarasalar gibi güne?e ç?kmak için ba??n? ta?tan ta?a vurmakt?r.
Kadim gelece?in kadim olmayan geçmi?lemerçolmas? ortaya ç?kan an ve anlar?n içindeki anlar?n ve boyutlar?n insan? farkl? buudlarda dü?ünmeye sevk ediyor. Hikmet memba-? içselle?tirilmi? bilgi havuzudur. Bu alan materyalistlere kapal?d?r.Varl??a ili?kin spekülatif de?erlemeler çok çe?itli olmas?na ra?men ula??lan sonuçlar?n insan zihinsel olgunla?ma sürecindemütenahi bir de?eri keenlemyekûndür. Ötekile?tirilmi? ve ölesiye yabanc?la?t?r?lm?? “ben” kendi d???ndaki özne ve nesnelerin tasar?m? olmaktan öteye geçemez. Bu noktada vahiy varl??a ili?kin bilginin kayna?? olarak muhatab?n akl?n? altüst eden veriler ve soyutlamalarla yeni bir tasavvur olu?turur. Kan?, “Fakat safdillik ve cehaletten beslendi?i için yegâne dü?man say?lan kan?, a priori’nin ve olgunun mekân? olan bilgiyi olu?turan öngörmeci (anticipatrice) ve hudutsuz patavats?zl??a, bu evrensel meraka deyim yerindeyse bir sayg?nl?k kazand?r?r” [4]Üç be? damla kandan ibaret olan insan üç be? damla ruhuna zevk edilmi? ilahi varl?kla semi insan semi ba?ka bir varl??a dönü?mü?tür. ?nsan?n bu dikotomisi ya?am?n en büyük çeli?kisidir.Çeli?ki ve ikilem bir yandan insan? düalist bir varl??a dönü?ürken bir yandan teklik pe?inde sürünmeye mahkum bir epistemeye dönü?türür.?nsan?n kadim k?s?r döngüsü budur. ?nsan, insan olmak için tüm varl?klardan kendisini tecrit etmeli ve benli?i ile yüzle?erek kendini ke?fetmelidir. Olgusal karanl?kta teknik gerçekli?e ili?kin olu?turulan irtibat izdü?ümden öteye geçemez. Varl?k ve yokluk ili?kisi saf varl?k ve saf yokluk ili?kisi olarak birbirlerinin kar??tlar? de?ildirler. Yokluk da bir çe?it var olman?n dolay?m? ile varl?kt?r! Exnihilo Tanr?sal gerçeklik için (yoktan var eden, maddeye ba??ml? olmadan maddeyi yaratma) bir gerçek üstü gerçekliktir. Yoktan var etme eylemi varl?kla yoklu?un ayr?lmaz bir bütün oldu?unu bize dayat?r. ?nsan her ne ise a??lmas? gereken a?k?n bir eylemdir; bir dü?üncedir bir imgelemdir. Eylem varl???n kendini ortaya koymas? olmas?na ra?men varl???n anla??lmas? ve kavranmas? için yeter sebep de?ildir.Lamekân ?ehrinin bedevisidir. Kim ve ne oldu?umuzu bilmek, yarat?l???m?zda mahfuz olan o ilâhi hazinenin kap?lar?na kucak açar. ?nsan nurdan mahlûktur. Bu sebeple mahzundur; dünyada. Vatans?zd?r burada. ?nsan varl?k aleminin ve yokluk aleminin “misal-i musa??ar?d?r.” yani varl???n kemiyetlerini kendinde cem eden bir öz cüzdür. "Gayb" Bakara süresindeilk bahsedilir. Burada, Müslüman’?n öncelikle?ayba inanmas? gerekti?i ile ba?lar. Ama di?er ayetlerde ?ayb ilminin yaln?zca Yarat?c? taraf?ndan bilinebilece?i insan?n buna ili?kin çok k?s?tl? bilgisinin oldu?unu izhar eder. ??te en büyük epistemolojik sorunsal. Somuta, bilinebilirli?e de?il ?ayba iman eder!Varl?k bilincinin ve bilgisinin kayna?? sakl?.Ak?l duyular ile anla??labilme yetene?inden mahrumdur demek bu. Öyleyse müka?efe yani melekut alemi ve benzerlerini ruh gücü ile bilebilme yetene?i oldu?u varsay?l?r. Kelam alimlerigayb? olacaklar? ve olmu? hadiseleri bilme ba?lam?nda genel olarak de?erlendirmi?lerdir. Varl???n ontolojik meselesi dü?ünsel bir bak?? aç?s? olarak çal???lmam??t?r. Kurgusal tart??ma usulü ile gerçe?e tekabülü belirsiz bir problemi birden çok spekülatif probleme dönü?türmeden bir ç?kar?mda bulunmak da mümkün görünmüyor. Bu yüzden muarazalar en fazla çözümsüz alanlar üretmeye yar?yor, “itiraz ahlak?” boyunca tepkici dü?ünceyi besliyordu. Kelamc?lar, dinî içerikli münaka?alarda ortaya ç?kan her yeni problemi itikat etraf?nda say?s?z afaki meseleye dönü?türmek durumunda kald?lar. ?ayba iman ve inanç ile ba?layan bir s?n?rl? alg? ve alg?lay??; akletmeyi de bu minvalde tutarak spekülatif ve kalbî, ilhamî bilgileri özel bir alana özgü k?ld?. ?ayba[5] iman eden Müslüman bu bilgilere ula?amayacak olunca iman meselesi Rabb buyru?una ve Elçisi vas?tas? ile bildirdi?ine kay?ts?z ?arts?z iman et buna göre ya?a di?er âlemlere ili?kin bilgilerin pe?ine dü?me demek oluyor.“Göklerin ve yerin gayb? Allah’a aittir.”[6]Salt ak?l; empirist, rasyonalist ve idealist bir muhtevaya sahiptir. Dolay?s? ile kendi kendisine yeterli ve kendisini temellendiren ve kendi d???nda bir varl??? tasavvur edemeyen dolay?s? ile reddeden bir cihaz.Tek hücreli bir amibin insani anlamas? alg?lamas? nas?l mümkün de?ilse insan?n da ak?l ve dü?ünce ile evreni ve ona ait de?i?ik boyutlardaki varl?klar? anlamas? mümkün de?il. ?nsan k?s?tl? idrak cihaz? ile ancak s?n?rl? tespitler ve tahlillerde bulunuyor. Mutlak hakikat ve bu hakikatin içeri?i tam anla??labilse belki de ne kadar ilkel bak?? aç?s? oldu?u görülebilecek. Zekâs? insan?n ?u ankinden 1 milyon kat büyük olsa ne kadar farkl? sonuçlara ula??labilirdi. Gene de yarat?l??, sonsuzluk, Rabb'e ili?kin sorulara cevap bulunamazd?. Varsay?mlar ile var olan gerçek ve gerçeküstü varl?klar hakk?nda ne bilinebilir. Bir idrak gücü kendi idrak nesnelerinin d???na ç?kamaz. “Nesnelerin bize gözükmeleri gerçek durumlar?ndan farkl? olabilir. Zihnimizdeki tasavvurlar? ve kendi gerçek halleri farkl? olabilir. His ve ak?l nesnelerin bize iki ayr? formunu sunarlar: Fenomenler, nesnelerin hissel alg?s? ve Numenler, akledilen nesnelerin kendili?inden gerçekli?i.”Kant’?n transandantal idealizminin temeli olan dü?ünceler maddenin varl???n?n zihinlerdeki temsili ile maddenin kendi gerçekli?i aras?ndaki fark? ortaya koymak bak?m?ndan büyük bir yeniliktir.
Ak?l bir idrak gücüdür. O hâlde ak?l da kendi nesnelerinin d???na ç?kamaz. Dolay?s?yla metafizik bir gerilim içinde ya?amak gerekli olmaktad?r. Bilginin kayna??n? araçsalla?t?r?lanak?l olarak belirleyen rasyonalite ve pozitivizm ile onun d?? dünyaya aç?lan kap?lar? olan duyulard?r diyen metafizik bak?? yan?lg? içindedir. Varl?k bilgisi ancak akl?n, varl???n mutlakl???yla düzleminde cüze ve külle olan irtibat? ile ortaya ç?kar ve bu ç?kt? mutlak hakikat yan?nda dikkate al?nmayacak kadar ehemmiyetsizdir. Ontolojik, epistemolojik ve etik donan?m?yla do?rudan ili?kili olan özellikle tabiat?n varl???n? temellendirme noktas?nda Tanr?’y? bir aktör olarak i?in içinde görüp görmemesi, görüyorsa Tanr?’ya dair dü?üncesinin ne tür bir tasavvura denk dü?tü?ü oldukça kritik öneme sahiptir. Zira Tanr?’y? yarat?c? ve sistemin aktörü olma noktas?nda etkin bir varl?k olarak görmek veya görmemek ontolojik olarak varl??? konumland?rmam?za sebep olur. Sorun dü?üncenin mi yoksa kan?n?n m? daha de?erli oldu?udur. Kan? varl??? gerçeküstü bir tasavvurla içkinle?tirmesi iken rasyonel dü?ünce alg?ya ait yeteneklerle anlay?p anlamland?rmas?d?r. Gerçeklik ve rasyonalite dedi?imiz pozitivizmin temel olgusu sonsuz ve kompleks varl?k kar??s?ndaki acziyetini itiraf etmese de ilkel ve buudsuz olmaya mahkumdur. Gerçeklik olgusundan öte gerçeküstü bir gerçeklik var ve bu varl???n yani mümkinat?n anla??lmas? için elzem.
“?nsan?n do?u?u” fikrine ihtiyatl? yakla??lmas?n? gerektiren bir nokta; Kantç? özne bilginin üretimine müdahil olmu?tur fakat bir yandan da s?n?rland?r?lm??t?r. Öznenin kendinde ?eye dair bilgisi mümkün de?ildir ve kendisi de bunun fark?ndad?r. Bu s?n?rland?r?lm?? özneyi, ak?l bu s?n?rlar? a?maya kalkt???nda yanl??a dü?mekten, s?n?r?n? a?maktan koruyabilecek olan ise, yine akl?n kendisinden ba?kas? de?ildir. Kant, mümkün olmayan bir bilgiye ula?ma çabas? olarak pe?inden ko?ulmamak üzere rafa kald?rd??? “kendinde ?ey”, phenomenon alan?nda inanca yer açar. Bu alan O’na göre bilginin de?il, bizzat inanc?n konusudur.”[8]
Kant’?n varl?k (existence) bir ?eyin belirleyicisi ve öncülü olamaz argüman?, varl???n, yoklu?un (non-existence) belirleyici ve öncülü olamayaca?? ?eklinde de yorumlanabilir. Ya yokluk varl???n belirleyicisi ve öncülü ise!
[1]Bkz. Türkiye Diyanet Vakf? ?slam Ansiklopedisi, “Kader” Bahsi. Naslarda geçen “mahv ve isbat” (er-Ra‘d 13/39) yoluyla de?i?ikli?e u?rayan ?ey kazâd?r. Kazâ da herhangi bir ?art ve sebebe ba?l? olmayan “kazâ-i mübrem” ile ?art ve sebebe ba?l? k?l?nan “kazâ-i muallak” olmak üzere iki çe?ittir. “Falan ?öyle olsun” tarz?nda kesin olarak verilmi? bir hükmü ifade eden kazâ-i mübrem de?i?mez. Ancak ?art ve sebebe ba?lanan kazâ-i muallak bunlara paralel olarak de?i?ebilir. Tehânevî, Kâmil Miras gibi âlimlerin görü?leri bu ?ekildedir (Ke??âf, II, 1324-1325; TecridTercemesi, XII, 222). https://islamansiklopedisi.org.tr/kader (Eri?im:17.8.2019).
[2] “Le grand destin de l'hommeest de refuser son destin” . Jean Hamburger
[3]EmmanuelLévinas, “Ölüm ve Zaman” Çev. Nami Ba?er,s. 25, Ayr?nt?/?stanbul
[4]EmmanuelLevinas, ”Dört Talmut Okumas?” Çev. E. Burak ?aman, s. 80. Alfa:?stanbul,2016.
[5]Bakara Süresi 3, “(onlar) gayba iman ederler”. Duyularla alg?lanamayan, be?erî bilgi vas?talar?yla bilinemeyen varl?klar, ili?kiler ve olu?lar”d?r. Bkz. Kur’an Yolu Meâli, Diyanet ??leri Ba?kanl??? Yay?n?, 2018:Ankara
[6]Nahl Süresi, 77, Age. S.274.
E. Kant, “Critique of PureReason, Trans. Paul Guyer, AllenW.Wood, s. 1-73, Cambridge UniveristyPress, 1998.
[8]Irmak GÜNGÖR, KANT: ZAMAN ZIVANASINDAN ÇIKARKEN BEN BA?KASI OLUR, (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi), 2011 Bahar, say?: 11, s. 137-154.