Diyarbakır masaj Aksaray masaj Afyon masaj Amasya masaj Bolu masaj Burdur masaj Elazığ masaj Erzincan masaj Erzurum masaj Düzce masaj Edirne masaj Isparta masaj Giresun masaj Karabük masaj Kastamonu masaj Sinop masaj Kırıkkale masaj Kırklareli masaj Kırşehir masaj Mardin masaj Nevşehir masaj Niğde masaj Ordu masaj Osmaniye masaj Rize masaj Tokat masaj Zonguldak masaj Uşak masaj Yozgat masaj Bingöl masaj
escort bayan İstanbul escort İzmir escort Kahramanmaraş escort Kastamonu escort Kayseri escort Kıbrıs escort Kırklareli escort Kocaeli escort Konya escort Kütahya escort Erbaa escort Erdemli escort Ereğli escort Erenler escort Ergene escort Esenler escort Esenyurt escort Eskil escort Espiye escort Eyüpsultan escort Eyyübiye escort Fatih escort Fatsa escort Fethiye escort Finike escort Gaziemir escort Gaziosmanpaşa escort Gazipaşa escort Gebze escort Gediz escort Gelibolu escort Gemerek escort Gemlik escort Geyve escort Gölcük escort Gönen escort Görükle escort Güllük escort Gümbet escort Gümüşlük escort Güngören escort Gürsu escort Haliliye escort Hendek escort Horasan escort Ilgın escort İlkadım escort İncirliova escort İnegöl escort İskenderun escort İzmit escort İznik escort Kadirli escort Kadıköy escort Kadınhanı escort Kağıthane escort Kahramankazan escort Kangal escort Kapaklı escort Karabağlar escort
www.vipeskortmodel.com Gaziantep escort Denizli escort Adana escort Hatay escort Aydın escort İzmir escort Ankara escort Antalya escort Bursa escort İstanbul escort Kocaeli escort Konya escort Muğla escort Malatya escort Kayseri escort Mersin escort Samsun escort Sinop escort Tekirdağ escort Eskişehir escort Yalova escort Rize escort Amasya escort Balıkesir escort Çanakkale escort Bolu escort Erzincan escort Van escort Yozgat escort Zonguldak escort Afyon escort Adıyaman escort Bilecik escort Aksaray escort Ağrı escort Bitlis escort Siirt escort Çorum escort Burdur escort Diyarbakir escort Edirne escort Düzce escort Erzurum escort Kırklareli escort Giresun escort Kilis escort Kars escort Karabük escort Kırıkkale escort Mardin escort Kırşehir escort Maraş escort Manisa escort Muş escort Kastamonu escort Ordu escort Nevşehir escort Sakarya escort Osmaniye escort Şanliurfa escort Sivas escort Trabzon escort Tokat escort Ardahan escort Bartın escort Karaman escort Batman escort Bayburt escort Bingöl escort Elazığ escort Gümüşhane escort Hakkari escort Isparta escort Uşak escort Igdır escort Şırnak escort
Bodrum escort Kuşadası escort Marmaris escort İzmit escort Mecidiyeköy escort Bornova escort Alanya escort Arnavutköy escort Ataşehir escort Başakşehir escort Esenler escort Esenyurt escort Fatih escort Gaziosmanpaşa escort Kağıthane escort Kartal escort Küçükçekmece escort Maltepe escort Sarıyer escort Pendik escort Sultangazi escort Ümraniye escort Zeytinburnu escort Adapazarı escort Aksu escort Anamur escort Antakya escort Atakum escort Belek escort Beykoz escort Buca escort Çankaya escort Çorlu escort Dalaman escort Edremit escort Erdemli escort Gaziemir escort Gazipaşa escort Gölcük escort Gümbet escort Gümüşlük escort İlkadım escort İnegöl escort İskenderun escort Karşıyaka escort Kaş escort Kavaklıdere escort Keçiören escort Kepez escort Konak escort Konyaaltı escort Köyceğiz escort Menderes escort Menemen escort Menteşe escort Mezitli escort Ödemiş escort Odunpazarı escort Osmangazi escort Pamukkale escort Şahinbey escort Serdivan escort Seyhan escort Side escort Şile escort Silifke escort Silivri escort Tarsus escort Tire escort Torbalı escort Toroslar escort Turgutreis escort Yalıkavak escort Bandırma escort Çerkezköy escort Kahramankazan escort Elbistan escort Milas escort Polatlı escort Çarşamba escort Ceyhan escort Nazilli escort Söke escort İznik escort Susurluk escort Melikgazi escort Yıldırım escort Bafra escort Akçaabat escort Salihli escort Akhisar escort Soma escort Turgutlu escort Yatağan escort Köyceğiz escort Merzifon escort Lüleburgaz escort Sandıklı escort Gelibolu escort Çan escort Dörtyol escort
İstanbul masöz Avrupa masöz Maltepe masöz Mecidiyeköy masöz Kadıköy masöz Etiler masöz Beşiktaş masöz Bakırköy masöz Anadolu Yakası masöz Ataşehir masöz Beylikdüzü masöz İstiklal masöz Beykoz masöz Bayrampaşa masöz Başakşehir masöz Bahçeşehir masöz Bahçelievler masöz Bağcılar masöz Avcılar masöz Ataköy masöz Çekmeköy masöz Çatalca masöz Büyükçekmece masöz Beyoğlu masöz Kurtköy masöz Küçükçekmece masöz Kemerburgaz masöz Halkalı masöz Güngören masöz Gaziosmanpaşa masöz Fatih masöz Eyüpsultan masöz Esenyurt masöz Esenler masöz Şişli masöz Şirinevler masöz Silivri masöz Sarıyer masöz Sancaktepe masöz Pendik masöz Nişantaşı masöz Merter masöz Zeytinburnu masöz Üsküdar masöz Tuzla masöz Taksim masöz Sultangazi masöz Sultanbeyli masöz Sultanahmet masöz Denizli çelik çatı
Bugun...


Prof. Dr. Namık Kemal OKUMUŞ

facebook-paylas
Yaşayan Değerlerin İnşâsında Ömer Müslümanlığı’nın Rolü
Tarih: 25-02-2021 12:13:00 Güncelleme: 25-02-2021 12:13:00


 

Müslümanların uzun süreden beri “özlenen karakter şemaları” diye bir yaklaşımı hatta derdi bulunmaktadır. Bu şemaların genel olarak geçmişten tevârüs edilerek oluşturulduğu görülmektedir. Hatta geçmişin mutlak manada yüceltilerek anlatıldığı bir dil üzerinden güne taşındığına şahitlik edebiliriz. Yapılan şeyin bir dereceye kadar anlaşılır bir tarafının olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu işin kalıcı örneklikler üzerinden sürekli olarak gündemde tutulmasının kanaatimizce iki eksiği bulunmaktadır. Bunlardan ilkine göre, geçmiş, hemen her oluşumuyla kutsallık halesine sokulma sürecine dâhil edilebilir. Diğeri ise, geçmişin kutsanması akabinde günü yaşayan insanlara belli bir çaresizliğin ve de ümitsizliğin yaşatılma endişesidir. Buna göre kendi zamanını yaşayan kişilere dünde yaşananlar gibi olma şanslarının olmadığı açılıkla ifade edilmiş olur.

O nedenle de bugünün insanı, her daim iyi olduğu anlaşılan değerlerin dünde kaldığına ikna olabilir. Yine Kızılderili reisin dediği gibi, “iyi insanlar, iyi atlara binip gittiler” formunda bir şimdiki zaman algısının oluşma ihtimali söz konusudur. Bütün bunların olmaması adına, geçmiş yaşantılar üzerinden verilen örnekliklerin ders alma ya da verme amaçlı olması, kişi ve dönemleri kutsayan bakış açılarını taşımaması önerilir. Hz. Ömer örnekliğinde olduğu gibi, bugüne taşınan anlatılar özelinde bazı ilkelere bağlılık öne alınırken, yapılanların artı ve eksileri dengeli bir şekilde ele alınmalıdır. Yoksa “kaş yapayım derken göz çıkarma” misali, iyi olan her şeyi zamanın bir yerinde dondurma ihtimali bulunmaktadır.

Bilindiği gibi İslâm, herkese eşit derecede sunum yapan dinin adıdır. Müslümanlık ise; İslâm’ın muhatap almış olduğu kişi, toplum ve coğrafyalarda değişik yapılar üzerinde inşâ edilen bu dinin pratik hâle getirilmiş modeline denilmektedir. Bu itibarla din olarak İslâm tek ise de, o dinin yaşam modeline dönüştüğü müslümanlıklar değişiklik arz etmektedir. İyi de etmektedir, zira bu değişik yaşantı ve modellerin arasından en iyiyi yakalamak son derece kolay olabilecektir. Hem bu durum, gerek din ve gerekse de o dini yaşayış bilincine dönüştürmek isteyen kişi ve toplumlar için son derece normal ve de olağan olan bir sürecin de adıdır. Üstelik bu süreç, sadece dinler için değil, hemen her teori için de geçerli olan zorunlu bir durumdur. Ayrıca bu zorunluluğun alternatif üretme açısından mutlak manada gerekli olduğunu da söylemeliyiz.

Müslüman toplumlarda uzun süreden beri, “çağın Ömerlerini yetiştirebilme” hedefinin idealize edildiğine şahit olmaktayız. Esasında bu durum, “her çağ kendi şartlarıyla uyumlu bir Müslümanlık ve de Ömerleri yetiştirecektir” şeklinde anlaşılmalıdır. Çünkü belli bir idealizasyon sonrasında önümüze gelen bu isteğin, esasında dinin asıl hedeflerinden bir olduğunu biliyoruz. Buna göre İslâm, adaleti ayakta tutan bireyleri muhatap almakla, her devrin Ömerlerini yetiştirmeyi ilkesel anlamda gündemine almıştır diyebiliriz. Buna uygun olarak İslâm’ın muhatabı olan kişilerin farklı karakterleri üzerinden öne çıkan belirgin vasıflarının olduğunu da unutmamalıyız. O yüzden İslâm’ın yetiştirmek istediği kişilik modelinde tıpkı Hz. Ömer’de olduğu gibi, bazı ilkelerin “temel değer” mesabesinde olması beklenir.

Ayrıca tarihsel süreçte belli dindarlık modeli olarak sunulan bu şahsiyetlerin yapıp etmelerine bağlı olarak günümüzdeki ihtiyaca da açık bir şekilde işaret ettiği bilinmektedir. Yani “Hz. Ömer’in adaleti” ya da “Ömer Müslümanlığı”nın sıklıkla gündeme geldiği ortamlarda eksik olan şeyin adalet duygusu olduğu unutulmamalıdır. Öyle ki tarihte aradığımız şey, bugün için yanı başımızda olmayan şeydir. Sosyal yaşantının belirgin kuralı gereği, insanlar ve de toplumların eksikliğini çektiği şeyleri bu şekilde idealize etmesi akabinde, dünün şahsiyetleri üzerinden bazı beklentileri öne alması mukadderdir. Hatta bu öne alışın tarihsel şahsiyetler üzerinden olması, gün itibariyle yaşanılan sorunların büyüklüğüne de işaret etmektedir.

İyi insan ya da iyi Müslüman demek, inanç, eylem, ahlâk ve karakterin kesiştiği yerde gerekli olan kazanımlarla belirlenmektedir. Buna göre dinin muhatap aldığı bireylerde değişmesini öngördüğü bazı hususların olması normal kabul edilmelidir. Ve dahi buna uygun olarak aynı kişilerde belli karakter yapılarının olduğunu da bilmekteyiz. Zira bazı kişilerde karakter yapılarının öne aldığı görünür vasıflar oldukça değişken olabilir. Bu değişkenliklerin sevgi, bağlılık, eleştirel düşünce, adalet isteği, haksızlıklara boyun eğmeme, kahramanlık, cesaret, doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık vb. gibi baskın tutumlar üzerinden belirginleştiği söylenebilir. Her kişi, grup ya da toplum, günlük ihtiyaçlarına göre bu kişi ve vasıflardan birisini öne alma hususunda açık bir tercihte bulunabilir.

Kanaatimizce Müslüman dünyada Hz. Ömer’le özleştirilen adalet özleminin bu denli baskın olması, bu dünyanın uzun süredir özlem duyduğu değer olmasından mütevellittir. Hatta bu özlemin zaman zaman diğer unsurlarla yer değiştirdiği görülse dahi, hemen her devirde en temel istek olması, içinde yaşadığımız toplumlarda adalet duygusunu sağlıklı bir şekilde temin edemediğimizi göstermektedir. Kısacası, eksikliğini hissettiğimiz şeyleri, tarihsel kişilikler üzerinden toplumsal gündeme getirmek suretiyle ona olan özlemimizi bu şekilde dile getirmekteyiz.

Ömer Müslümanlığı denilen şeyin merkez duygusunun adalet olması, adaletin her zaman için ne derece özlenen bir değer olduğunu açıkça göstermektedir. Hz. Ömer’in diğer bazı sahabilerde daha belirgin olan sevgi, yumuşak başlılık, ilim gibi bazı değerlerle değil de, adalet duygusu üzerinden anılır olmasının bir nedeni de budur. Bu tercihin Müslümanlıktan önceki kişisel hayatı esnasında öne çıkıp görünür olmasa bile, özellikle siyaseti ele aldıktan sonra bu duyguyu başat bir karaktere dönüştürmesi ve akabinde görünür hâle sokması söz konusudur. Onun yeniden hayat verdiği bu eğilimi ise, karakter yapısından ve bunu eğiten yeni dinin temel ilkelerinden kaynaklanmaktadır. Bu demek değildir ki, Hz. Ömer, daha önce adaleti arayan âdil bir kişilik değildi. Bilakis onun adalet duygusuyla bezenen hayatı kişilik yapısı gereği oluşan tercihlerin İslâm tarafından yeniden eğitiminden meydana gelmekteydi. Yoksa Hz. Ömer, eski hayatında bu duygulardan habersiz değildir.

Onun yaşamında zaman zaman başka duygularının öne geçtiğini bilsek de, sahip olduğu karakter yapısı gereği adalet tercihinin her daim öne çıkarak baskın karaktere dönüşmesi söz konusudur. Bilindiği gibi onun hayatında ilk önce baskın unsur gelenekti, sonrasında ise din oldu. Denilebilir ki Hz. Ömer’in yaşamında ahlâk ve inanç hep baskın bir öğe olarak yerini almıştır. Müşrikken o düzenin adalet anlayışını öne alırken, mü’minken İslâm’ın adalet prensibini benimsemiştir. Günümüzde “adaleti kuşanan kişilik” olarak Ömer’in hayatını değil de “hayatını ördüğü değerleri” iyice anlayabilirsek, temel hedef olan âdil toplum inşâsında epey yol almış olacağız.

Ömer Müslümanlığı demek, değişim ve dönüşümün seyrini fark edip çağa taşınacak bazı değerleri tespit etmek demektir. Zira o, uzun süre içinde yaşadığı toplumsal gerçekliği sorgulamaya başladıktan sonra bu kanaate varmıştır. Öncelikle sıkı sıkıya sarıldığı sistemin çatırdadığını gördükçe bu sistemden yana durmanın akıllıca olmadığını anlamıştır. Dün kulaklarını tıkadığı çağrıları dinlemeye başladığında ise, muhalif düşüncelerde hayat olduğunu kolaylıkla kavrayabilmiştir. Bunun akabinde ise dönüşümün gerekliliğine kanaat getirerek hayatının akışına yeniden yön vermiştir. Gelecek baskıları da hesap ederek yaşadığı toplumun kuruluşu için yeni dâvetin sesine kulak vermiştir. Duyduklarını yakın çevresine de anlatmayı denese de, kişilerin değişimleri için kendilerinin adım atması gerektiğini bildiğinden ötürü, etrafının değişim ve dönüşümü için fazlaca meşgul olmamıştır. Ona göre kişi ve topluma hayat veren şeyler İslâm’da var olan değerlerdir.

Üstelik bu değerlerin dürüst bir temsilcisi de kendisinden bunu anlamasını beklemektedir. Onun bu ihtiyaca düşmesi, başta sorgulayan bir zekâya sahip olması, ardından da dün itibariyle yaptığı bazı şeyleri içine sindirememiş olmasından dolayıdır. Taşınması gereken kutsal gelenek gereği yaptığı şeylerin azıcık sorgulama ile anlamını yitirmesi, Ömer’in hayatında yeni bir sayfanın açılması demekti. Ancak ilkelerin kendileri kadar pratiği de önemlidir. Bu önemi müşahhaslaştıran kişilik olarak elçiyle doğrudan muhatap olması, “yaşayan ahlâk” örneği olarak kendisine katkı sunabilmiştir. Değişimin fitili anlamında ise, ilkesel olarak kendisinin de pek yabancısı olmadığı temel ilkelerin kaynağı olan Kur’an’ı dinliyor olmasını bulmak lazımdır. Açık ve dobra kişiliği gereği ona dokunmak için sözün özünü söyleyen dürüst bireyler gereklidir. Kendisine yardım etmesine izin verdiği çağrı sayesinde, sözün edebiyatını yapıp kalıcı değerlerin üstüne yatan bir düzenin taşıyıcısı hatta bekçisi olmamayı tercih etmiştir.

İslâm, ahlâk dinidir. İnsanı ahlâk inşâ eder. Dinin tek gerçekliği ise ahlâklı insanları çoğaltma projesidir. Bu projenin daha Mekke ayağında karşılaşan Ömer’in zaman zaman bocalaması normal kabul edilmelidir. Zira o, hem içinde yaşadığı toplumun değerlerinin muhafazasından sorumlu önde gelen bir kişilik idi ve hem de bu toplumu ileriye taşıyacak yenileşme çabalarından da sorumlu olduğunu bilmekteydi. Bize göre bu ikilemin onun hayatında oldukça sarsıcı bir yeri bulunmaktadır. Mekke toplumunun atalardan kalan her değerini savunmayı marifet bilen bu kişilik, ne zaman ki körü körüne yaptığı takibatın bazı unsurlarının yanlış olduğunu fark etti, işte o zaman içsel çatışmanın en büyüğüne tanık olmuştur. Elçinin konuşmalarını gizli gizli dinlemesinin esas gerekçesi içindeki bu değişim hissinin sesidir diyebiliriz.

Karakter yapısı olarak “inandığı değerleri sorgulayan” bu kişiliğin dün itibariyle “ahlâkî değer” dediği şeylerin içinin boş olduğunu fark etmesi uzun sürmemiştir. Her daim sınırda duran böylesi kişiliklerin değişiminin kolay olması ise işin cabasıdır. Ve Hz. Ömer’in Mekke Site Devleti’nin ekonomik yapısından daha ziyade dış ilişkiler ağıyla ilgilenmesi husus da bu değişimin hızını belirlemiştir. Ekonomik endişelerin akıl ve iradesini örtmesine müsaade etmediği her durumda hakikatin sesine daha açık hâle gelmiştir. Sorgulayıcı zekâsı sayesinde doğru ve yanlışın yeniden değerlendirmesini yaparak, dün doğru dediği bazı şeylerin büyük bir yanlış kümesi oluşturduğuna karar verebilmiştir. Bu aklı besleyen iradî cesarettir ki onun kısa süre içinde değişimine fırsat veren en büyük etmen olabilmiştir.

Ömer Müslümanlığının en değerli parçası, onu şirki savunan noktadan tevhidin savunucusu aşamasına getiren, “yanlıştan dönebilme erdemini gösterebilmek” vasfıdır diyebiliriz. Bu vasfın sahibine kazandırdığı en değerli şey, yaptıklarını sorgulayabilme becerisidir. Bu beceri sayesinde öteden beri yaptığı şeylere yeni bir bakış açısıyla bakabilmeyi öğrenmiştir. Müşrik toplumun yasaları ile kültürel ve dinî formlarına bu denli bağlı olan Ömer’in ilgili toplumda kalite olarak görülen bazı şeyleri yapmaması söz konusu bile edilemezdi. Zira o, inandığı değerleri sonuna kadar savunan ve uygulayan bir kişiliktir. Bu yapısı gereği her devirde hakikat olarak gördüğü değerlerin yılmaz savunucusu olmuştur. İnandığı değerlerden şüphe etmeyen bu kişilik, dün “kız çocuğunu diri diri gömme” işini müşrik dindarlığı olarak telakki etmekteydi. İnandığı dinin kendisinden istediği şeyleri kendi çapında ve kültürel formları gereği sorgulayarak yapan Ömer’in vardığı nokta, bunların yapılmasının gerekliliği aşamasıydı.

Bu nedenledir ki hem o toplumun kadın algısı, hem kadınların düşebilecekleri utanç durumları ve hem de neslin devamındaki olumsuz öğe durumları, Ömer’in bu gibi insafsız kararları kolaylıkla almasına neden olmuştur. Ne zaman ki olayları değerlendirme penceresi değişmiştir, kişi baktığı yerden görür misali, karşısındaki olguları daha doğru bir şekilde görmeye başlamıştır. Sorgulanamaz değerlerin olmadığı noktaya geldiğinde ise, içinde yaşadığı “geleneğin din olarak anlaşılamayacağı” sonucuna varabilmiştir. Bu demektir ki, Ömer’in dindarlığı, geleneğin din olarak algılanması seviyesinden, geleneğin dini anlama biçimlerinden birisi olabileceği noktasına vardığında, onun Müslümanlığının kapısı ardına kadar açılmıştır. Ödenen bunca kefaretin ardından, ataların dinine iman ile onu yeniden sorgulama tercihi şeklinde olumlu bir neticeye varması, Ömer’in iki dindarlık biçimine bakışının doğal bir neticesi olarak kabul edilmelidir.

Ömer örnekliğinde olduğu gibi eğer çevreniz monoblok bir tarzda ise oranın dışına çıkarak karar almanız mümkün olmaz. Bütün hayatınız belli bir geleneğin ağır topları arasında geçmekle kalmayıp, üstelik o düzenin taşıyıcısı konumunda kalırsanız, sahip olduğunuz mevki gereği içinde yaşadığınız değerlerin kokuşmuşluğunun farkına varamazsınız. Mekke şirk toplumunun öteden beri taşıdığı her değerin korunduğu mekânlarda gün geçiren Ömer’in bu mekânlar ile orada konuşulanları yeniden yorumlayabilmesinin imkânı bulunmamaktadır.  Hatta kişilik yapısı gereği o mekânların âdeta koruyucusu hükmünde olan bu kişilik, atalarının değerlerini korumaya adadığı cesur karakteri üzerinden statü elde etmekteydi. Buna karşılık olarak o, toplumsal bir statünün de tedarikçisi olmaktaydı. Çevresini dar veya geniş değil kendisine yararı dokunacak kişilerden seçmek şeklinde tezâhür eden bu dönemde, farklı seslere kulak kesilmenin de imkânı bulunmamaktaydı. Ne zaman ki farklı sesleri artık sokakta, Kâbe’de işitiyor oldu, düne kadar sorgulama vasfını sadece müşrik değerlerin kalıcılığı adına kullanan Ömer’in yeni bir kulvara girdiği görülmektedir.

Öncelikle duydukları şeyleri sahip olduğu dinin değerleriyle sorgulan Ömer, kısa süre içinde bunun yanlış olduğunu fark ettiğinde kendisini Kâbe’de konuşan elçinin gizli dinleyicileri arasında bulmuştur. Perde arkasına saklanarak içinden itiraz ettiği her şeyin aksini işittikçe, duyduklarının aklının alabileceği formlar olduğunu görebilmiştir. İşte müşrik düzenin savunucusu Ömer ile tevhidin savunucusu Ömer’in birlikte ders çalıştığı süreç böyle başlamıştır. Bahsedilen bu süreçte iradesi öne geçen Ömer’in karakter yapısı gereği doğru olandan yana taraf tutması ise, düne kadar doğru olarak inandığı şeyleri elinin tersiyle itmesine neden olmuştur. Kulak, göz ve aklın sundukları ile yaşanan gerçeklikleri değerlendiren bu aşama, onun “adaletin timsali” olmasını temin eden güçlü bir iradenin mâliki olarak Müslüman mahallesindeki filizlenmesinin öyküsüdür diyebiliriz.

Olgusal duruma son derece önem veren Ömer’in hemen her yaptığı işte belli bir nesnellik aradığı görülmektedir. Bu vasıftır ki onu, Müşrik düzenin yılmaz savunucusu olduğu zamanlardan, yönetim esnasında işleyeceği yanlışlarını hatırlatacak kişiler tutmak noktasına vardırmıştır. Esasında bu tercih, adalet ve hakkaniyet konusunda titizlenen güçlü bir hassasiyetin habercisidir. Buna göre, daha dün müşrik düzenin temellerini korumaya adanmış bu irade, bugün için dünün yanlışlarının ortadan kalkmasına yönelebilmiştir. Adalet olgusunun Ömer’in karakterinde inşâ edici değer olması, zaman içinde olayları farklı yorumlayabilmesine imkân sağlamıştır. Baktığı yeri değiştirmekle büyük bir açı kazanan bu kişilik, her devirde kalıcı değerler konusunda kolaylıkla ikna olabilmiştir. Yaşadığı toplumun kendince doğru olarak kabul edilen değerlerini yeni bir formülle ele aldığında ise, aslında temel unsurların aynı, fakat işlemin yanlış yapıldığını yakından görebilmiştir.  Hedefi olan bir kişiliğin kalıcı değerlere yaslanmasının kolay olması gereği, Ömer’in de adalet üzere işleyen bir toplum özlemi gereği değişimi oldukça kolaylaşabilmiştir. Gördüğü şeyleri sahîh bir şekilde yorumlayabilen bu zekâ, aklını kiraya vermeyen bir noktada hakikatin keşfini yapabilmiştir.

Bize göre akleden dindarlığın form değiştirdiği bu süreçler, Ömer’in kişiliğinde her daim olumlu manadaki değişimlere açık bir evsafta gelişmiştir. Din, toplum ve insan özellikle de kadın algısını değiştiren bu yaklaşım, değişime fırsat veren yapısı gereği onun kalitesini ortaya koyan bir niteliktir. Bu yapıda olan Ömer’in idareye geldiğinde benzer nedenlerden ötürü kendisine sağlıklı danışmanlar, sözüne güveneceği kişileri devreye sokması demek, onları yönlendirmek değil onlardan yararlanma isteği olan olumlu bir karakterle muhatap olduğumuzu göstermektedir. Bir anlamda iktidardayken muhalefeti dinleyen Ömer, böylelikle kendi muhalefetini yaratan kişilik olarak görülmelidir. Onun zihnindeki muhalefetin görevi, çekinmeden hataları dile getirme cesaretini göstermesi, kendisinin de o uyarılardan ders alabilmesidir. Yapılan açık ve de kapalı uyarılar karşısında mutlak manada ders çıkaran bir sürece evrilen Ömer, “dediğim dedik, çaldığım düdük” demeyen bir aşamaya varmakla, hemen her devirde söz ve iktidar sahibi olan yönetimlere ders olacak şekilde “bana bakın, yanlış yapıyorsam uyarın!” noktasına varabilmiştir. Onu besleyen siyasal ahlâk budur diyebiliriz.

 





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
YAZARLAR
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
nöbetçi eczaneler
YUKARI