Bu sabah yeniden iman ettim.

Şükürler olsun.

Olay şöyle gelişti.

Bu virüs musibeti nedeniyle tedbirli davranmaya çalışırken bir de ne gördüm.

Tedbir konusundaki tutumlarım iman zayıflığına kadar götürmüş beni.

Şükür ki sabah ezanıyla uyandım ve namazı eda ettim. Camiye gidesi geliyor insanın ama yasak

İnsan yasaklara nasıl teşne değil mi? Normal zaman sündürseler gidemezdim.

Bu iman tazeliğiyle bir “La havle vela kuvvete illa billah” çektim.. Ne anlam yüklü bir düşünün..Düşünmeden geçmeyin ha…

Niçe’nin tavsiyesi üzerine Wagner eşliğinde Şevket Süreyya’nın Suyu Arayan Adamına arkadaşlık edeyim dedim. Niçe’ye okuması için Abdulkadir’in Fütuhu’l Gayb’ını tavsiye ettim.

(Nietzsche bilerek yazmadım. Geylani çok sevdiğimden (k.s) eklemedim.)

Bir saat yirmi yedi dakika Wagner Şevket Süreyya ve Çaykur filiz çayı.

Çaykur’un genel müdürü nereye gitti? Yenisi geldi mi?

Neyse Wagnerden sıkıldım.Timuçin Esen en az Müslüm kadar güzel söylüyor “Sevda Yüklü Kervanlar”Bir defa dinlemek kesmiyor tabii. Bu Wagner yaşasaydı da bu şarkıyı şöyle bir saatlik bir zamana yaysaydı.

Bir şiir yazmıştım yıllar önce.Şiirime sadık kalamadığımdan nice pişmanlıklar yaşadım. Bu yüzden paylaşmadımda.Abdest ibadetini şiirde saklamıştım benim şiirimden saklandığım gibi.

İşte orda bir mısrada geçiyordu.”Ellerini dirseklerine kadar” Ah şükür demek sadece eller değil dirseklerde konuşulur oldu yapay zekanın konuşulduğu bu günlerde.

Dünya hükümetleri ve Corona virüsü artık koalisyon halinde yönetiyorlar insanlığı hem de dibine kadar. Yalan, dolan, sapkınlık ortaya çıkıyor artık.

Bilimden mucize bekleyenler gazabını görüyorlar.Riyakarlar çökeceklerdir. Adil savaşlar yaşayacağız yaşamanın ve ölmenin anlamlı olduğu mücadeleler dönemi geliyor. Barışta gelirse gelsin ardımızdan bize ne?

Çoçukların anne rahminde huzursuz olmuşlardı. Rahimler bomboş kalmıştı. Kadın anneliğe yükselmekten habersiz yaşamaktaydı. Eşitlik ve feminizm defolup gidecekler. Kadın erkekten önce gelir anlayacaklar. Meryem sadece bir erkek ismidir lakin Kelimullah ile şereflenendir. Babasız çoçuk var da ana olmadan olmaz.

Aşk olmadan ne olur ki devlet olsun. Devletler Tanrı ile aramıza girmeyecekler artık. Baki olan Allahtır. Beka sorunu yoktur yani. Adil sıfatından mülhem adalet devleti yoksa ikide bir omuz ver yıkılacağım der. Oysa devlet haydan pay almalı.

“Erkeğinin gözyaşını dilinde mayalatan kadınlar!

Doğurun yiğitleri süpürsünler dünyayı yaşanmaz kılan itleri.”

Millet hayatımızı yeniden gözden geçirelim. Hiç kimse kurnazlık peşinde olmasın. Neyimiz varsa bölüşeceğiz. İnsanlarımızı gözeteceğiz. En yakınımızdan başlayacağız. Paylaştıkça bereketleneceğiz. Hemen boş topraklarımıza gözümüzü çevireceğiz. Kuzularla yatacak horozlarla kalkacağız. Gözlerimizden sevgi akacak tefrika böyle biter. Yoksa yarın öleceğiz ve boşuna.

İstifleyenlere de Allah bir fırsat verdi. Mallarını temizlesinler, belki ruhları da arınır.
Devletimiz sende bize uy milleti takip et. Millet kendisinden verip seni hep var etti. Devlet olarak baki olana hakkıyla müracaat et beka sorunundan kurtulursun. Bir çok yetkiliyi değiştir. Her şey değişiyor. Bereket bir lisans eğitimi değildir. Bereketli adamları bulun. Hani Yusuf gibi veya Yunus gibi.

Somut bir olayla ilgili düşüncemizi belirtelim.

Ölüm orucu bir çıkış değildir. Bir direnişte değildir. Ölmeyi göze almış bir insanın ideolojik bir örgüt faaliyetiyle süreye yayılmış öldürülmedir. Devletin kişi iradesine bakmadan vatandaşlarını ölümden alıkoyması gerekir.

Yasal düzenlemeleri adalet gereği yapın siyaset gereği değil.

Herkes günahını kusacak.İşine gelmeyen susacak.

Kişi yapıp ettiklerine rehindir.

Ne huzurlu ve bereketli günler bizi beklemekte…Nasıl? sorusunu da bir başka sabah anlatmaya çalışalım.